MUSTAFA GÜNGÖRÜN SİZLER İÇİN TASARLADIĞI SÜPER DERS WEB SİTESİ HADİ KOLAY GELSİN
  cografya dökümanları

ALİZE RÜZGARLARI

 

30° enlemlerindeki Dinamik Y.B. alanlarından  Ekvatoral A.B alanına doğru esen rüzgarlardır.

Doğu yönlü oldukları için Tropikal Kuşak karalarının doğusuna sürekli olarak yağış bırakırlar.
 
Ekvatorda yükselerek üstten 30 ° enlemlerine doğru esen rüzgarlara Ters Alizeler denir. Bu rüzgarlar dönenceler civarında alçalarak çöllerin oluşmasına neden olurlar.

MUSON  ( MEVSİMLİK ) RÜZGARLARI

 
Birbirine komşu kıta ve okyanusların mevsimlik ısınma farkından doğan rüzgarlardır. Yazın denizden karaya, kışın karadan denize doğru esen devirli rüzgarlardır.  
Kış Musonu: Kış mevsiminde   daha soğuk olan karalarda yüksek basınç alanı oluşur. Denizler ise karalara göre daha sıcak olduğundan alçak basınç alanı durumundadır. Bu  basınç farkından dolayı karadan denize doğru rüzgarlar eserler. Bu rüzgarlara Kış Musonları adı verilir.
Kış Musonları kara kaynaklı olduğu için soğuk ve kurudurlar .Yağış getirmezler.
Yaz Musonu: Yaz mevsiminde karalar üzerinde alçak basınç alanı, denizler üzerinde yüksek basınç alanı oluşur. Bu  basınç farkından dolayı okyanuslar üzerinden  , karalar üzerine  doğru rüzgarlar eserler. Bu  rüzgarlara Yaz Musonu denir.
Deniz ve okyanuslardan kaynaklandıkları için bol nem taşırlar ve geçtikleri yerlere de bol yağış bırakırlar.
Not: Dünyanın en fazla yağış alan yeri Muson Asya'sında Çerapunçi (Hindista'nın K.Doğusundadır. Yıllık ortalama 12.000 mm yağış alır.) dir.

Görüldüğü yerler: Güney ve Güneydoğu Asya, Avustralya’nın kuzeyi , Doğu Afrika’da Madagaskar adası çevresi, Meksika ve Gine Körfezi kıyılarıdır.
Not: Etkili olduğu adalara  sürekli olarak denizler üzerinden geldiği için bütün yıl boyunca  yağış bırakırlar. ör.; Endonezya ve Malezya
YEREL RÜZGARLAR
 
MELTEMLER
 
Günlük sıcaklık ve basınç farkından doğarlar. Hızları azdır. Etki alanları dardır (25-30 km). İklim üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Sadece deniz meltemi denizden geldiği için havayı biraz serinletir.
Kara-Deniz Meltemleri
 
Kara ve denizlerin günlük ısınma farkı sonucu oluşurlar.
Gündüz deniz meltemi, gece kara meltemi oluşur. Ege kıyılarında yazın öğleden sonra denizden esen İmbat rüzgarı deniz meltemine örnektir.
NOT
Deniz meltemi kısa mesafelerden sıcak karaya doğru estiği için yağış bırakmaz. Sadece havayı serinletir.
 
 
Dağ ve Vadi Meltemi
 
Dağ ve vadilerin farklı ısınması sonucu oluşurlar. Bunda nem oranlarının farklı olması etkilidir.  
Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur. Gündüz vadi meltemi, gece ise dağ meltemi olur.
 
NOT: Muson rüzgarları ile meltem rüzgarları arasındaki benzerlik devirli olmalarıdır.
SICAK YEREL RÜZGARLAR
 

Föhn Rüzgarları

 
Bir dağ yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı doğru esen rüzgarın sıcaklığı artar. Çevrede nem açığı oluşur. Bitkilerde kurutucu etki yapan bu tip rüzgarlara Föhn rüzgarları denir.
Bu rüzgarların oluşmasında  yer şekilleri etkilidir.
Rüzgarlar geldikleri yerin sıcaklığını gittiği yere taşırlar. Föhn rüzgarları bu genellemeye uymaz.
Türkiye’de daha çok Kuzey Anadolu dağları ile Toros dağlarında  etkilidir. Dünya üzerinde ise en fazla İsviçre Alplerinde görülür.
 

Sirokko: Büyük Sahradan  İtalya’nın güneyine doğru esen sıcak ve kuru rüzgardır. Akdeniz’den geçerken nem aldığından İtalya’nın güney kıyılarına yağış bırakır.  
Hamsin: Libya ve Mısır’dan Akdeniz’in doğusuna doğru esen sıcak ve kuru rüzgardır.
Yurdumuzda ise; G.Doğudan gelen Samyeli (Kesişleme), güneyden gelen Kıble ve G.Batıdan gelen Lodos rüzgarları sıcak yerel rüzgarlardandır
SOĞUK YEREL RÜZGARLAR
 
Mistral: Kışın ve ilkbaharda Fransa’dan Akdeniz’e doğru esen soğuk rüzgardır.
Bora: Dalmaçya kıyılarının gerisindeki dağlardan Akdeniz’e  doğru esen soğuk rüzgardır.
Krivetz: Romanya’dan  Karadeniz’e doğru esen soğuk rüzgardır.
Ayrıca Türkiye'de K.Batıdan esen Karayel, Kuzeyden esen Yıldız ve K.Doğudan esen Poyraz rüzgarları soğuk rüzgarlara örnektir.
Etezyen:Ege kıyılarına  yazın kuzeyden esen soğuk rüzgardır.  Asor Y.B etkisiyle oluşur.
TROPİKAL RÜZGARLAR
 
Tropikal kuşakta ani basınç düşmesi  ile oluşan çok şiddetli rüzgarlardır. Bu rüzgarlara  Hurricane, Tornado, Kasırga,Hortum gibi isimler verilir.  

 

TÜRKİYE'DE ETKİLİ OLAN RÜZGARLAR
 
Türkiye Batı rüzgarları kuşağındadır.Ancak yer şekillerinden dolayı bu rüzgarların etkisi görülmez. Yurdumuz daha çok yerel rüzgarların etkisindedir.
 

Ergül ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505 7910603 

 

 
  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

BASINÇLAR

 
Havadaki su buharı ve gazların cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir. Ölçen alet barometredir.
Normal hava basıncı 1013 milibardır (1033gr.=760mm civa basıncı)
 

BASINCI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
 

1.YOĞUNLUK

 
 Atmosferdeki su buharı ve gazların oranına atmosfer yoğunluğu denir. Yoğunluk arttıkça basınç ta artar.

2.SICAKLIK

Isınan hava genişler, hafifler ve yükselir. Yükselen havanın yere uygulamış olduğu basınç azalır. Dolayısıyla sıcaklığın artmasıyla basınç azalır.
Soğuyan havanın hacmi daralır, sıkışır, ağırlaşır ve alçalmaya başlar. Alçalan havanın yere yapmış olduğu basınç da artar.
Sıcaklığa bağlı olarak Ekvator’da sürekli  Termik A.B ,Kutup’larda ise sürekli Termik Y.B alanı oluşmuştur.

Dünya dönmeseydi ve her yer deniz seviyesinde olsaydı , genel hava dolaşımı şekildeki gibi olurdu.

 

3.YÜKSELTİ

 
Yükseklere çıkıldıkça atmosferin yoğunluğu ve kalınlığı azalır. Bunun sonucu basınç ta yükseldikçe azalır. Yükselti ile basınç ters orantılıdır.  

Ortalama her 10,5 metre yükseldikçe   1mm basınç azalır. Bu basınç azalmasından yararlanılarak yükselti ölçen alet  geliştirilmiştir. Buna altimetre denir.

4.MEVSİMLER

 
Bir yerde kışın havanın soğuması ile Y.B oluşurken , aynı yerde yazın A.B oluşur.

5.YERÇEKİMİ

 
Havanın ağırlığı yerçekiminin bir eseridir. Bu nedenle atmosferin alt kısmında ağır gazlar yer alır.
Dünyanın şeklinden dolayı kutuplarda yer çekimi daha fazladır. Yer çekiminin de etkisiyle kutuplarda basınç fazladır.
 

6.DİNAMİK ETKENLER

 
Dünyanın günlük hareketinden dolayı 30° enlemlerinde sürekli Dinamik Y.B ,60°  enlemlerinde ise Dinamik A.B alanları oluşmuştur. 

 

YÜKSEK BASINÇ ALANLARINDA;
 
Alçalıcı hava hareketi vardır. Alçalan hava ısınarak havanın nem açığını artırır. Bu sebeple yağış oluşmaz.
Hava hareketi merkezden çevreye doğrudur.
Hava genellikle açıktır. Yüksek basıncın etkili olduğu kış gecelerinde  yerin ısı kaybı fazladır.Bu sebeple böyle olan kış gecelerinde ayaz olur.
Termik Y.B alanı soğuk, Dinamik Y.B alanı sıcaktır.

 

ALÇAK BASINÇ ALANLARINDA;

 
Yükselici hava hareketi vardır. Yükselen hava soğur ve yağış bırakır.
Hava hareketi çevreden merkeze doğrudur.
Hava genellikle kapalıdır. Bu sebeple kışın böyle gecelerde yerin ısı kaybı azdır. Hava ılık olur.
Termik A.B alanı sıcak, Dinamik A.B alanı soğuktur.
 

  Ergül ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505 7910603 

 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

COĞRAFİ KONUM

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir.
ÖZEL KONUM
Herhangi bir yerin kıtalara, denizlere, dağ sıralarına, boğazlara ,komşu ülkelere, ulaşım yollarına, yer altı ve yerüstü kaynaklarına göre olan konumu ve yükseklik değerleri özel konumudur.
ÖZEL KONUM ÜLKELERİN; jeopolitik konumunu, iklimini, nüfusun dağılışını, yerleşme şartlarını ,turizm faaliyetlerini, ulaşım imkanını, ekonomik faaliyetlerini etkiler. 

TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI  

Türkiye Asya, Avrupa ,Afrika kıtalarını birbirine bağlayan önemli bir kavşak noktasında kurulmuştur.
Asya –Avrupa arasında bir köprü durumundadır.
Stratejik önemi olan boğazlara sahiptir.
Petrol bakımından zengin ülkelere komşudur.
Asya Avrupa arasındaki en önemli ticaret ve ulaşım yolları Türkiye’den geçer.
Ortalama yükseltisi fazladır ve engebelidir. Bu durum tarım, nüfus, sanayi, ulaşım ve yerleşmeyi etkiler.
Türkiye’nin gerçek yüzölçümü 814.578 km² , izdüşüm yüzölçümü ise 779.452 km² dir. Aradaki fark ülkemizin engebeli olmasından kaynaklanır.
Not
Bir yerin gerçek yüzölçümü ile izdüşüm yüzölçümü arasında fark fazla ise  o yer engebelidir (Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde olduğu gibi). Fark az ise  düzlüktür (Marmara, İç Anadolu ve G.Doğu Anadolu bölgelerinde olduğu gibi).

MATEMATİK KONUM

Matematik Konum: Bir yerin enlem ve boylamlara göre dünya üzerindeki yeridir. Bir başka ifade ile Ekvator’a  ve Greenwich ‘e göre konumudur.
Bir yerin matematik konumu ifade edilirken en uç noktalar ifade edilir.
Örneğin: Türkiye 36° -42° kuzey enlemleri (paralelleri) ile 26°-45° doğu boylamları (meridyenleri) arasındadır.

PARALELLER

Ekvatora paralel olarak 1°lik açı aralıklarıyla çizildiği varsayılan dairelerdir.
 

Başlangıç paraleli Ekvator'dur ve en büyük paralel dairesidir (40.076km). Dünyanın şeklinden dolayı Kutuplara gidildikçe çevre uzunlukları azalır.
 
Ekvator: 40 076 km
30º       : 34 700 km
60º       : 20 000 km
Kutuplara eşit uzaklıktaki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen hayali çembere Ekvator denir. Ekvator yerküreyi Kuzey Yarımküre ve Güney Yarımküre olmak üzere iki eşit yarımküreye böler.
 90 tanesi Güney, 90 tanesi Kuzey Yarımküre'de olmak üzere toplam 180 tanedirler.
İki paralel arasındaki uzaklık  her yerde 111 km dir. 
Paralellerin derecesi kuzey ve güneye doğru artar.
Ekvator’la dönenceler arasında kalan paralellere alçak enlemler; dönenceler ile kutup daireleri arasında kalan enlemlere orta enlemler, kutup daireleri ile kutup noktaları arasında kalan enlemlere ise yüksek enlemler  adı verilir.
Bazı paraleller özel isimler alırlar.
paraleli Ekvator
23° 27’ kuzey paraleli Yengeç Dönencesi
23° 27’ güney paraleli Oğlak Dönencesi
66° 33’ kuzey paraleli Kuzey Kutup Dairesi
66° 33’ güney paraleli Güney Kutup Dairesi
90° kuzey paraleli Kuzey Kutup Noktası
90° güney Paraleli Güney Kutup Noktası

PARALEL FARKI İLE UZAKLIK HESAPLAMA

Paralel farkı ile uzaklık hesaplanabilmesi için bize verilen merkezler aynı meridyen üzerinde olmalıdır. Farklı meridyen yaylarında olduğunda açı farkı ortaya çıkar ve iki paralel arası 111 km den daha fazla olur.
Paralel farkı bulunurken verilen merkezler aynı yarımkürede ise büyük olan enlem derecesinden küçük olan çıkarılır. Farklı yarımkürede olurlarsa enlem dereceleri toplanır.
A-B=? 50-20=30 paralel farkı
30 x 111= 3330 km
 
B+D=? 20 +15=35 paralel farkı
35 x 111=3885 km
 
ENLEM VE ETKİLERİ
 
ENLEM: Yerkürede herhangi bir noktanın ekvatora olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.
 
Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür. Işınların atmosferdeki yolu uzar. Tutulma artar ve sıcaklık ta kutuplara doğru azalır.
Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.
İklim ve bitki örtüsü kutuplara doğru değişir.
Not
Enlem farkı arttıkça iklim ve bitki çeşitliliği artar. KYK’de görülen iklim ve bitki türlerinin benzeri GYK’de görüldüğü için iki yarımkürede uzanan alanlardan sadece birisi alınır.. Özellikle iklim ve bitki çeşitliliği Ekvatoral ve Kutup kuşağı arasındaki geçiş özelliği taşıyan Orta kuşakta artmaktadır.
Tarımın yükselti sınırı, toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı ve yerleşme sınırı  kutuplara doğru azalır.

Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.
Gece gündüz arasındaki zaman farkı kutuplara doğru artar.
Dünyanın çizgisel dönüş hızı kutuplara doğru azalır.

Aynı Enlem Üzerindeki Merkezlerde Ortak Özellikler

Ekvatora ve kutuplara eşit uzaklıktadırlar.
Güneş ışınlarını aynı açıyla alırlar.
Gece- gündüz süreleri birbirine eşittir.
Dünyanın çizgisel dönüş hızı aynıdır.
Aynı iklim kuşağındadırlar. Fakat aynı iklim özelliği görülmeyebilir (özel konumdan dolayı).
İki meridyen arasındaki mesafe aynıdır.
Aynı tarihlerde aynı mevsim yaşanır
MERİDYENLER  
Paralelleri dik olarak kesen ve kutuplarda birleşen hayali dairelere meridyen daireleri  denir 
MERİDYENLERİN ÖZELLİKLERİ
Başlangıç meridyeni Greenwhic’ tir. Greenwhic’in 180 batısında ve  180 doğusunda olmak üzere 360 tane meridyen yayı vardır. Tam daire olarak 180 adettir.
Aynı meridyen üzerindeki bütün noktalarda yerel saat aynıdır.
Ayrıca  21 Mart-23 Eylül günlerinde de güneş aynı anda doğar ve batar.
Aralarındaki uzaklık sadece Ekvator üzerinde 111 km’dir.
Dünyanın şeklinden dolayı  Kutuplara gidildikçe bu uzaklık azalır.
Bundan dolayı aynı mesafe doğu-batı yönünde gidildiğinde Ekvatora yakın yerlerde geçilen meridyen sayısı azdır.
İki Meridyen arası uzaklık
0° Ekvator:  111 km
30° enlemi:     96 km
40° enlemi:     85 km
60° enlemi:     55 km
80° enlemi:     19 km
90° enlemi:       0 km
İki meridyen arasındaki yerel saat farkı her yerde 4 dakikadır. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki bir tam dönüşünün 24 saat olmasından dolayı   24x60 = 1440 dak. 1440/360 = 4 dak.).
 
Not
Meridyenler arasındaki uzaklık kutuplara doğru azalmasına rağmen yerel saat farkı aynıdır. Bu durumun sebebi, çizgisel hızın kutuplara doğru azalmasıdır.
Kutuplarda birleştikleri için meridyen yayları eşit uzunluktadır( 20 004 km )
 
BOYLAM VE ETKİLERİ
 Boylam: Herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.
Boylamın tek etkisi yerel saat farkları oluşturmasıdır.

YEREL SAAT HESAPLAMALARI  
 
Yerel Saat: Bir yerin kendine özgü saatidir. Güneşin ufuk çizgisindeki konumuna göre belirlenir. Güneş ufuk çizgisinde en yüksek konuma geldiğinde o yerin yerel saati 12:00 dır. Cismin gölgesi en kısadır.  
Yerel saat güneş saati ile tespit edilir.
Not
Dünyamız kendi ekseni çevresinde batıdan doğuya doğru döndüğü için aynı enlem üzerindeki merkezlerden doğudaki bir merkezde güneş erken doğar, erken batar.
Batıdaki bir merkezde ise geç doğar geç batar. Bunun sonucunda doğudaki bir merkezin yerel saati her zaman daha ileridir.
A-B=?
25-10= 15° Meridyen farkı
15x4= 60 dk= 1 saat  
 

   
 

 

B+E=?
10+8= 18° Meridyen farkı
18x4= 72dk=1:12
   

ULUSAL SAAT (ORTAK SAAT)

Çalışma hayatında, yerel saate göre hareket etmek bir takım sıkıntılar meydana getirir. Ticari ve ekonomik ilişkilerin kolaylaştırılması, haberleşme ve ulaşım hizmetlerinin hızlı ve düzenli bir şekilde yapılabilmesi için ulusal saat uygulamasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle bir  ülkenin kendisine en uygun meridyenin yerel saatini, bütün ülke sınırları içerisinde geçerli hale getirmesiyle oluşan saate ulusal saat veya ortak saat denir. 
Rusya , Kanada, Çin, ABD, Brezilya, Hindistan ve Avustralya gibi doğu batı yönünde geniş alan kaplayan ülkelerde birden fazla ortak saat kullanılmaktadır.

Ülkeler arasında her alanda gelişen ilişkilerde, saat farklılıklarından ortaya çıkan karışıklıkları önlemek amacıyla uluslararası saat ayarlamalarına gidilmiştir. Bunun için dünyamız 15°' lik meridyen yayları şeklinde 24 saat dilimine ayrılmıştır. Her saat diliminde de tam ortadan geçen meridyenin yerel saati ortak kabul edilmiştir. Saat dilimlerinde de başlangıç olarak Greenwich'in 7°30' doğusu ile 7°30' batısı kabul edilmiştir.

Türkiye, ikinci ve üçüncü saat dilimlerinde yer almaktadır. Ancak biz bunlardan sadece birini kullanmaktayız.1978 yılına kadar topraklarımızın çoğunun yer aldığı ikinci saat diliminin ( 30° Doğu meridyeni -İzmit) yerel saati ülkemizde ortak saat olarak kullanılmıştır. Bu tarihten sonra güneş ışığından daha fazla faydalanarak enerji tasarrufu sağlamak için ileri ve geri saat uygulamasına geçilmiştir.  İlkbahar-yaz dönemlerinde ileri (45° Doğu meridyeni-Iğdır), sonbahar-kış dönemlerinde geri saat (30° Doğu meridyeni -İzmit) uygulaması yapılmaktadır

TARİH DEĞİŞTİRME ÇİZGİSİ

Tarih değiştirme çizgisi olarak 180° meridyeni kabul edilir. Bu meridyenin doğu tarafında batı meridyenleri, batı tarafında ise doğu meridyenleri bulunmaktadır. Dolayısıyla  batısında bir gün ileri, doğusunda ise bir gün geridir.
 
Not
Tarih değiştirme çizgisi ve saat dilimleri ülke sınırlarına göre çizildiğinden meridyenlere tam uygun olarak uzanış göstermezler. Girinti-çıkıntı oluştururlar.

 

TÜRKİYE'NİN MATEMATİK KONUMU VE SONUÇLARI

Kuzey Yarım Küre'de ılıman iklim kuşağındadır.
Dört mevsim belirgin olarak yaşanır.
Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla düşmez.
Yurdumuzda bir cismin gölgesi bütün yıl kuzeye düşer.
Güney kıyılarımızın sıcaklığı kuzey kıyılarımızdan yıllık ortalamada 7-8°C daha yüksektir.
Akdeniz'in tuzluluk oranı Karadeniz'den daha yüksektir.
Kışın görülen yağışlar cephesel kökenlidir.
Yurdumuza kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden esenler artırır.
Deniz turizmi en erken Akdeniz Bölgesi'nde başlar.
Yıl içinde en uzun gündüz ve gece yurdumuzun kuzeyinde yaşanır.
Doğusu ile batısı arasında 19°'lik boylam farkı vardır.    Bunun sonucu olarak 76 dk.lık yerel saat farkı vardır (19x4=76 dk.). 
  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

GÜNEŞ SİSTEMİ

 
Dünyamız Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldız sistemlerinden güneş sisteminde yer alır.
 
Güneş sistemindeki gezegenler, güneşe yakınlıklarına göre; Merkür, Venüs, Dünya, Mars,  Satürn, Uranüs, Neptün’dür.
24 Ağustos 2006 tarihinde Çek Cumhuriyetinde toplanan gökbilimciler Plüton’u gezegen olmaktan çıkardı. Böylece Dünya’nın yedi kardeşi kaldı.
Bütün gezegenler elips şeklinde bir yörüngede hareket ederler. Hızları ve yörünge uzunlukları farklıdır.
 
Güneşe yakın olan gezegenler daha hızlı, uzak olan gezegenler ise daha yavaş hareket ederler.
YERİN ŞEKLİ VE BOYUTLARI
 
Dünyamızın Ekvatorda şişkin, Kutuplarda basık olan kendine has şekline GEOİD denir.
 
 GEOİD ŞEKLİN ŞONUÇLARI
Ekvator çevresi: 40.076 km
 
Kutuplar çevresi: 40.009 km
 
Ekvator yarıçapı: 6378 km
 
Kutuplar yarıçapı: 6357 km
Ekvatorun uzunluğu tam  bir meridyen dairesinin uzunluğundan fazladır.
Yerçekimi kutuplara doğru artar.
Ekvatorun çevre uzunluğunun yarısının 60º enlemlerinde görülür.
DÜNYANIN KÜRESEL ŞEKLİNİN ŞONUÇLARI
 
Paralellerin uzunluğu kutuplara doğru azalır.
 
İki meridyen arasındaki uzaklık  kutuplara doğru azalır. Bu sebeple aynı mesafe doğu-batı yönünde gidildiğinde Kutuplarda geçilen meridyen sayısı daha fazladır.
 
Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru azalır.
Kutup yıldızı sadece kuzey yarımküreden görülür. Görülme açısı o yerin enlem derecesini verir.
Aynı anda Dünyanın yarısı aydınlık (gündüz) yarısı karanlık
(gece) olur.
Dünya haritaları düzleme aktarılırken bir takım bozulmalar olur (alan,açı ve uzunluk bozulması gibi).
 
Dünyanın çizgisel dönüş hızı kutuplara doğru azalır.
DÜNYANIN HAREKETLERİ
 
 
DÜNYANIN  EKSENİ ÇEVRESİNDEKİ HAREKETİ VE SONUÇLARI
 
 Gece gündüz olayı ardalanır (birbirini takip eder).
 
Güneş ışınlarının düşme açısı günün her saatinde  değişir.
 
Yerel saat farkları oluşur.
Günlük sıcaklık ve basınç farkları oluşur. Buna bağlı olarak;
 
Meltem rüzgarları oluşur .
 
Mekanik çözülme olur (özellikle çöllerde ve karasal iklimlerde)
Sürekli rüzgarların esme yönünde sapmalar olur.
Okyanus akıntılarında sapmalar ve halkalar olur.
Dinamik basınç merkezleri oluşur.
Yönler belirlenir.
Fotosentez meydana gelir
DÜNYANIN EKSENİ ÇEVRESİNDE DÖNÜŞÜNDEN DOĞAN
HIZLAR
 
 ÇİZGİSEL HIZ VE SONUÇLARI
Bir cismin birim zamanda aldığı yola çizgisel hız denir.
Çizgisel hız en fazla Ekvator üzerindedir (1670 km/h) . Bu hız kutuplara doğru azalır.
Bunun sonucunda; Güneşin doğuş ve batış süresi kutuplara doğru uzar.  Yani alacakaranlık kuşağı kutuplara yakın yerlerde daha uzun süre devam eder. 
AÇISAL HIZ VE SONUÇLARI (Boylama bağlı)
 
Dairesel hareket yapan bir cismin birim zamanda taradığı açıdır.
 
Dünyanın açısal hızı ; 
24 saatte: 360° 
1 saatte :  15°
 4 dakikada :1° dir. 
NOT
Açısal hız her enlemde aynıdır. Açısal hız sonucunda yerel saat farkları oluşur.
DÜNYANIN YILLIK HAREKETİ VE SONUÇLARI

 
Dünyanın güneş çevresinde dönerken izlediği yola yörünge , meydana getirdiği düzleme de yörünge düzlemi (ekliptik düzlem) denir.
Dünyamızın bu  yörüngesi elips biçimindedir.

ELİPS BİÇİMİNDEKİ YÖRÜNGENİN SONUÇLARI

Dünyamızın güneşe olan uzaklığı değişir. Dünyanın güneşe en yakın olduğu tarih 3 Ocaktır. En uzakta olduğu tarih ise 4 Temmuzdur.
Dünya güneşe yaklaşınca güneşin çekim kuvveti artar. Böylece dünya güneş çevresinde daha hızlı dönmeye başlar. Sonuçta Şubat ayı 28 gündür. Yani K.Y.K ‘de kış mevsimi daha  kısa (89 gün) olmaktadır.
Dünya güneşten uzaklaşınca çekim kuvveti ve hız  azalır. Sonuçta yaz mevsimi K.Y.K.’de  daha uzun (94 gün) olmaktadır.  Sonbahar ekinoksu 23 Eylül’dür.
 
***Kısacası elips biçimindeki  yörünge mevsim sürelerinin farklı olmasında etkilidir. Dünyamızın yörüngesi daire biçiminde olsaydı;  mevsim süreleri birbirine eşit olacaktı.
 

EKSEN EĞİKLİĞİ VE SONUÇLARI  

(Ekvator düzlemi ile ekliptik arasında 23°27' , yer ekseni ile ekliptik arasında 66°33' açı olması)
 
Dönenceler, kutup daireleri ve matematik iklim kuşakları oluşur (Sadece eksen eğikliği etkili)      
Dönence: Kuzey  ve güney yarım kürelerde güneş ışınlarının en son dik geldiği noktalara denir

EKSEN EĞİKLİĞİ VE SONUÇLARI  

Güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir. Güneş ışınları yıl içinde dönencelere birer kez, dönenceler arasına da ikişer kez dik açıyla düşerler.
Dönenceler dışında hiçbir yere güneş ışınları dik olarak düşmez. 

Mevsimler oluşur. Dört mevsimin tek  yaşandığı kuşak ılıman kuşaktır (30-60° enlemleri arasında). Sebebi : Güneş ışınlarının düşme açısında yıl boyunca değişikliğin fazla olmasıdır. 
Aynı tarihlerde kuzey ve güney yarımkürelerde farklı mevsim yaşanır.
Gece gündüz uzunluğu sürekli değişir.Bu değişim en az Ekvator'dadır.  Kutuplara doğru gidildikçe gece gündüz değişimi artar.

Güneşin ufuk çizgisindeki konumu değişir
Muson rüzgarları oluşur.
Aydınlanma dairesi sürekli yer değiştirir.
Kutup noktalarında 6 ay gündüz, 6 ay gece yaşanır.
NOT
Dönenceler, kutup daireleri ve matematik iklim kuşaklarının oluşmasında sadece eksen eğikliği etkilidir. Diğerlerinin oluşmasında eksen eğikliği ile birlikte yıllık hareketin de etkisi vardır.
 
EKSEN EĞİKLİĞİ OLMASAYDI;
(Ekvator düzlemi ile ekliptik üst üste çakışsaydı veya yer ekseni ekliptiği dik olarak kesseydi)  

Dönenceler  ve kutup daireleri oluşmazdı.
Güneş ışınları sadece Ekvatora dik gelirdi.
Mevsim değişmesi olmazdı. Sürekli aynı mevsim hüküm sürerdi.
Aydınlanma dairesi sürekli kutup noktalarına teğet geçerdi.
Gece gündüz süreleri birbirine eşit olurdu.
Güneşin doğuş-batış konumu ve saati değişmezdi.
Kısacası; sürekli ekinoks durumu yaşanırdı.
EKSEN EĞİKLİĞİ 20°OLSAYDI

Güneş ışınlarının dik geldiği alan daralırdı.
Güneş ışınlarının düşme açısında değişim azalacağından,Ekvatoral bölgenin sıcaklık ortalaması artardı.
Kutup kuşağı ve tropikal kuşağın alanları daralırken , ılıman kuşak genişlerdi.
Yurdumuzda yazlar daha serin, kışlar daha ılık olurdu.
Kutup noktalarının sıcaklığı azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği kaç derece ise Kutup noktalarına güneş ışınları en fazla o açıyla düşer.
Aydınlanma çizgisi daha az yer değiştireceğinden gece ile gündüz arasındaki fark azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği küçüldükçe gece ile gündüz arasındaki fark azalır. Eksen eğikliği büyüdüğünde ise fark artar.
 
MEVSİMLER

21 HAZİRAN (SOLSTİS:GÜNDÖNÜMÜ)

Güneş ışınları yengeç dönencesine dik düşer.
 
K.Y.K.’de yaz , G.Y.K.’de kış mevsimi başlar.
 
Aydınlanma dairesi kutup dairelerine teğet geçer.
 
K.Y.K.’de en uzun gündüz, G.Y.K.’de en uzun gece yaşanır. Bu tarihten sonra yurdumuzda gündüzler kısalmaya başlar. Bu durum 21 Aralık tarihine kadar devam eder.
Aynı meridyen üzerinde kuzeye doğru gidildiğinde gündüzler, güneye doğru gidildiğinde geceler uzar.
Ekvatorda yıl boyunca gece gündüze  eşittir. Sebebi; aydınlanma çizgisinin bütün yıl ekvatorun tam ortasından geçmesidir.

Aynı meridyen üzerindeki merkezlerden daha kuzeydekinde güneş  erken doğar, geç batar
 

23 EYLÜL  (EKİNOKS : GECE –GÜNDÜZ EŞİTLİĞİ)  

HARİTA BİLGİSİ (KARTOĞRAFYA)

.

HARİTA

Kuşbakışı görünümün
Ölçekli
Düzleme aktarılmasıdır

KROKİ

Kuşbakışı görünümün
Kabataslak (ölçeksiz)
Düzleme aktarılmasıdır.
 
Yeryüzünün bir bölümünün kuş bakışı olarak çizilmesiyle elde edilen şekillerin harita özelliğini taşıyabilmesi için, çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir.
Dünya haritalarında yer şekilleri gerçeğe tam uygun olarak gösterilemez. Alan , açı, uzunluk bozulmaları meydana gelir.
Sebebi: Küre şeklindeki bir yüzeyin düzleme aktarılmış olmasıdır (dünyanın şekli).
Haritalardaki bozulma Ekvator'dan Kutuplara doğru artar.
Projeksiyon Yöntemleri (haritalardaki bozulmaları azaltır)
 
 
Silindir Projeksiyonu: Ekvator çevresini göstermek için kullanılır. Bozulma Kutuplara doğru artar. Paralellerin boyu eşit gösterilir. Meridyenler Kutuplarda birleşmez.

Deniz ve hava ulaşımında kullanılır.

Düzlem (ufki) Projeksiyonu: Bu yöntemde açılar korunurken, şekil ve alan bozulmaları olur. genellikle dar bölgelerin haritaları çizilirken kullanılır.
Koni Projeksiyonu: Bu yöntemle çizilen haritalarda şekiller bozulur, ancak alanlar korunur. genellikle orta enlemler ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
 

 

Harita Çiziminde Dikkat Edilecek Özellikler
 
İlk olarak kullanım amacı belirlenmeli ve amaca uygun konu başlığı konulmalı.
Küçültme oranı (ölçek) belirlenmeli.
Çizim yöntemi belirlenmeli.
Enlem ve boylam gösterilmeli. Eğer çok küçük alan ise yön işareti konulmalıdır.
Lejant belirtilmeli
(Lejant: Haritalarda kullanılan işaret
ve renklerin ifade edildiği tablodur.)
 
HARİTA ÇEŞİTLERİ
 
A-Konularına Göre Haritalar
 
Fiziki haritalar: Yer şekillerini gösteren haritalardır.  Bu haritalardan yaralanarak; profil çıkarılabilir, konum belirlenir, alan-uzunluk hesaplanabilir, yerel saat farkı bulunabilir, yön tayini yapılabilir, yükseltiler tespit edilebilir. 

Siyasi (idari) haritalar: Sınırları gösteren haritalardır

Beşeri ve Ekonomik haritalar:  Nüfusun dağılışı, ırk, dil, dinlere göre dağılışı, tarım, hayvancılık, ormancılık, sanayi ,madencilik gibi özellikleri gösteren haritalardır.
Özel haritalar: Konunun uzmanlarınca çizilen haritalardır. İklim (izoterm, izobar gibi) , turizm, deprem,toprak, karayolları ve bitki örtüsü haritaları özel haritalara örnektir.  
 
Bütün haritalardan faydalanarak; izdüşüm alan, uzaklık hesaplanabilir. Yerel saat farkları bulunabilir. Konum belirlenir. Yön tayini yapılabilir.
 

B- Ölçeklerine Göre Haritalar

 
Büyük ölçekli haritalar
 
Planlar: Ölçeği 1/20.000 ‘den daha büyük  olan haritalardır. En ayrıntılı haritalardır.
Topoğrafya haritaları: Ölçeği 1/20.000-1/200.000 arasında olan haritalardır.Yer şekillerini en ayrıntılı gösteren haritalardır.
Orta ölçekli haritalar: Ölçeği 1/200.000-1/500.000 arasındaki haritalardır.
Küçük ölçekli haritalar: Ölçeği 1/500.000 ‘den daha küçük ölçekli haritalardır.
 

Plan –Harita  

Benzer özellikleri: Kuşbakışı olarak çizilme ve ölçekli olmalarıdır.
Farkları: Ayrıntıları gösterme gücü ve kullanım alanları farklıdır.
BÜYÜK ÖLÇEKLİ HARİTALAR İLE KÜÇÜK ÖLÇEKLİ HARİTALARIN KARŞILAŞTIRILMASI

1.KESİR ÖLÇEK
 
 Kesirlerle ifade edilen ölçeklerdir. Kesir ölçekte birim yazılmaz. Her zaman cm cinsindendir.

 

Örnek: Gerçekte 90 km olan Manisa-Soma arası haritada 6cm ile gösterilmiştir. Haritanın ölçeği nedir?
 

Örnek: 1/200.000 ölçekli haritada 16cm ile ölçülen bir uzunluk gerçekte kaç km’dir?
G.U= 16x200.000=32 km
 

 

Örnek: Gerçekte 250 km  olan bir yol 1/1.250.000 ölçekli haritada kaç cm ile gösterilir?  
 

2.ÇİZGİ (GRAFİK ) ÖLÇEĞİ

 
Çizgilerle ifade edilen ölçeklerdir. Bu ölçekte çentikler arasındaki uzaklık farkı birbirine eşittir.
 

YER ŞEKİLLERİNİ GÖSTERME YÖNTEMLERİ
1.RENKLENDİRME YÖNTEMİ
 
Bu yöntemde yer şekilleri renklerle ifade edilir. Her renk belirli bir yüksekliği göstermek için kullanılır.

 

2.TARAMA YÖNTEMİ
 
Bu yöntemde eğimin fazla olduğu yerlerde taramalar kısa, kalın ve sık geçirilirken, eğimin azaldığı yerlerde uzun, ince ve seyrek geçirilmektedir. Düz yerler ise boş bırakılmaktadır.  

 

3.GÖLGELENDİRME YÖNTEMİ
 
Haritanın bir köşesinden 45° açıyla ışık geldiği varsayılmaktadır. Buna göre ışık alan yerlerde herhangi bir işlem yapılmazken, ışık almayan yerde gölgeleme yapılmaktadır. Tek başına kullanışlı değildir. Haritacılıkta daha çok yardımcı bir yöntem olarak kullanılır. 

 

4.KABARTMA YÖNTEMİ
 
Maket türü haritalardır. Yer şekillerini en iyi gösteren haritalardır. Fakat yapılması ve taşınması zor olduğundan pek kullanışlı değildir.
 

 

 
 
5.İZOHİPS (EŞ YÜKSELTİ) YÖNTEMİ
 
İzobat: Eş derinlik (deniz ve göllerde kullanılır.
 
İZOHİPSLERİN ÖZELLİKLERİ
İç içe kapalı eğrilerdir.
Birbirini kesmezler.
Yükseltisi en az olan en dıştadır. Dıştan içe doğru yükselti artar.
Aralarındaki yükselti farkı birbirine eşittir (Equdistance)
İzohipslerin sık veya seyrek geçmesi yer şekillerine bağlıdır.  
İzohipslerin sık geçtiği yerde eğim fazladır. Seyrek geçtiği yerde eğim azdır.
Eğim arttıkça yatay mesafe kısalır

Aynı izohips çizgisi üzerindeki bütün noktalarda yükselti aynıdır.
İzohips çizgisi üzerinde olmayan bir noktanın kesin yükseltisi bilinemez.
Dağ dorukları (zirveler ) nokta halinde gösterilir.  
Akarsu vadileri yükseltinin arttığı yöne doğru girinti oluşturur.
Yükseltinin arttığı yöne doğru "U " harfi oluşmuş ise buna sırt denir
Akarsudan sonraki ilk yükseltiler birbirine eşittir.
Kıyı çizgisi (deniz kıyısı) sıfır metredir.
Tabanı aynı olan iki tepe arasındaki küçük düzlüğe boyun denir.
Ok işareti çevresine göre çukur olan (kapalı çukur-çanak-krater) yerleri  gösterir.  
PROFİL ÇIKARMA
 
Yeryüzü şekillerinin yandan görünüşüne (kesitine) profil denir.  
 
Profil Şu Şekilde Çıkarılır
Profili çıkarılacak olan noktaların arasına bir doğru çizilir.
Bu doğrunun kestiği izohipslerin yükselti değerleri, alt kısma çizilecek yükselti ölçeği ile kesiştirilir.
Kesişen noktalar birleştirildiğinde profil çıkarılmış olur.

 

EĞİM BULMA
 
Eğim arttıkça yatay mesafe azalır.
Eğim şu formülle bulunur
 

Ergül ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505 7910603 internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

NEMLİLİK

Nemlilik yer yüzünde canlı hayatının gelişmesinde ve devamında çok önemli bir unsurdur. Hava ve iklim şartları bakımından da çok önemlidir. Her şeyden önce yağışların kaynağı, havadaki su buharıdır.  
Su her sıcaklıkta buharlaşır. Bu sebeple atmosferde sürekli bir miktar nem vardır. Buna atmosfer nemliliği denir. Nemliliği ölçen alete de higrometre denir.  
MUTLAK NEM
 
Mutlak Nem: 1 m³ hava içinde bulunan nemin gr olarak ağırlığına denir.
Su buharının miktarı hacim itibariyle  hiçbir zaman havanın % 4’ünü aşmaz.
 
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
 
*Buharlaşma Yüzeyi: Buharlaşma yüzeylerinden (okyanus , deniz , akarsu , göl , bitki örtüsü gibi)   uzaklaştıkça mutlak nem azalır. Örnek; deniz kıyısından kara içlerine, ormanlık alandan ormansız alana gidildikçe mutlak nem  azalır
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
 
Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça buharlaşma artacağından dolayı genellikle mutlak nem de artar. Örnek; Ekvatordan kutuplara doğru mutlak nem azalır. Ayrıca  yazdan kışa, gündüzden geceye geçildiğinde mutlak nem azalır
NOT: Sıcaklık arttıkça her zaman mutlak nem artmayabilir. Ama sıcak denizlere yaklaştıkça mutlak nem her zaman artar.
Mutlak nem Ekvator çevresindeki denizler üzerinde çok fazla iken , dönenceler çevresindeki çöl alanlarında çok azdır.  
 
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
Rüzgarların esme yönü: Denizden gelen rüzgarlar mutlak nemi artırırlar.
Okyanus akıntıları: Sıcak su akıntılarının etkili olduğu yerlerde mutlak nem fazladır.
 
MAKSİMUM NEM (DOYMA MİKTARI)
 
Maksimum Nem (Doyma miktarı) : Belirli bir sıcaklık ve basınç altında 1 m³ havanın taşıyabileceği en fazla nem miktarına denir.
Sıcaklık arttıkça havanın hacmi genişler ve alabileceği nem miktarı da artar. Hava soğuduğunda ise hacmi daralır ve alabileceği nem azalır.
 
Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı artar. Buna örnekler;
-Yükselen havanın yağış bırakması,
-Föhn rüzgarının kurutucu etki yapması,
-Çöllerde havanın nem açığının fazla olması,
-Alçalıcı hava hareketleri sonucunda havanın nem açığının artması,
-Gündüz sis yoğunluğunun az olması veya gece oluşan sislerin gündüz ortadan kalkması
Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı artar.
Ölçülmüş değerler; 
 
-20 °C
1,10   gr/m³
-10 °C
2,38  gr/m³
0 °C
4,85   gr/m³
5 °C
6,80   gr/m³
15 °C
12,85 gr/m³
BAĞIL(NİSBİ) NEM
 
Bağıl Nem (nisbi ): Belirli bir sıcaklıktaki hava kütlesinin içinde bulunan nem miktarının , o sıcaklıkta alabileceği en fazla nem miktarına oranıdır.

 
Bağıl nem  havada bulunan nemin yüzde cinsinden değeridir.
Bağıl nem havanın nem açığını veya neme doyma oranını verir.
Bir yerde yağış olabilmesi için bağıl nem %100 ‘ü aşması gerekir.  
 
BAĞIL NEMDE ETKİLİ FAKTÖRLER
 
Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça bağıl nem azalır. Sebebi  ısınan  havanın hacmi genişler, alabileceği  nem artar. Sıcaklığa uygun buharlaşma gerçekleşmez ise havanın nem açığı büyür ve bağıl nem azalır.
Örnek;

***Sıcaklık artarken mutlak nem aynı şekilde artmıyorsa; bağıl nem azalır.
 
Bağıl nem azaldıkça buharlaşma artar. Bağıl nem arttıkça buharlaşma azalır.
Yükselti: Yükseklere çıkıldıkça sıcaklık azalır ve bağıl nem artar.
 
Mutlak Nem: Sıcaklık aynı iken zaman içinde mutlak nem artarsa, bağıl nem de artar.

NOT: Bağıl nem Ekvator çevresinde yüksek iken ,çöl bölgelerinde ve kara içlerinde azdır.
Yurdumuzda bağıl nem en yüksek, Karadeniz Bölgesi’ndedir. En düşük ise, G.Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir.
YOĞUNLAŞMA
 
Hava içindeki su buharının soğuması sonucu katı veya sıvı hale dönüşmesi olayına yoğunlaşma denir.
 
Yoğuşma noktasına iki yoldan erişilir. Bunlar :  1- Havadaki nem miktarının artması;  2-Sıcaklığın azalmasıdır (tabiatta en fazla görülen yoğuşma biçimidir).
 
Havanın alttan  soğuması sonucu oluşan yoğunlaşma biçimine sis  denir .
Sis olayının en önemli özelliği, dünya yüzeyi ile temas eden havanın soğuması sonucunda  meydana gelmesidir.
Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da sislere yol açar.
BAŞLICA SİS OLUŞUM ŞEKİLLERİ
 
*Rüzgar, ılık denizlerden soğuk karaya eserse karada sis oluşur.
*Rüzgar, sıcak denizlerden soğuk denizlere eserse soğuk sular üzerinde sis oluşur.
*Rüzgar, sıcak karalardan soğuk denizlere eserse deniz üzerinde sis oluşur.
*Serin denizler üzerinde alçalan hava kütleleri sis oluşumuna neden olur.
*Yamaç Sisleri: Sıcak ve nemli havanın yamaç boyunca yükselirken soğumasından dolayı oluşan bir sis türüdür.
*Cephe Sisleri: Yağış anında soğuk hava içindeki sıcak yağmur damlacıklarının soğuması ile oluşan sislerdir.
BULUTLAR
Yükselen havanın yoğunlaşması sonucunda çok küçük su taneciklerinin bir araya gelmesiyle bulutlar oluşur. Bulutluluğu ölçen alete nefometre denir.
Meteoroloji istasyonlarında ölçülen bulutluluk ,gökyüzünün oranı 10 kabul edilerek sınıflandırılır.
0-2 oranı Açık havayı
2-8 oranı Bulutlu havayı
8-10 oranı Kapalı havayı ifade eder.
Sıcaklık azaldıkça bulut yoğunluğu artar. Ancak bu durum her zaman doğru değildir.
Örnek: Kutuplarda ve troposferin üst katlarında nem  az olduğundan bulut yoğunluğu buralarda azdır.
BULUT ÇEŞİTLERİ
KÜMÜLÜS BULUTLARI
 
Isınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşur. Bulutu oluşturan su taneciklerinin yoğunlaşması aynı seviyede başladığı için alt kısımları düzdür.  Genellikle sıcak dönemlerde görülürler.  
Kümülüs bulutlarının daha da yükselerek soğuması sonucu kümülonimbus bulutları oluşur ve sağanak yağışlara neden olur.
SİRÜS BULUTLARI
 
Çok yükseklerde oluşan bulutlardır. Çok seyrek buz kristallerinden oluşan ve tüye benzeyen bulutlardır. Genelde yağış getirmezler. Bunlar, bir siklonun (Alçak Basınç) yaklaştığının ve havanın bozacağının habercisidirler.
STRATUS BULUTLARI
 
Yer'in üstünde, asılı gri bir tabaka gibi duran koyu renkli bulutlardır. Genelde yağışlara yol açarlar.
 
Yukarıdaki bulutlar ana bulutlardır. Ancak gökyüzünde, özelliklerine göre, sirrokümülüs, kümülonimbus, sirro-stratus gibi adlarla anılan karma bulutlar da görülür. Ayrıca, yağış bırakan bütün bulutlara nimbus adı verilmektedir.
Yurdumuzda her mevsim yağış alan Karadeniz Bölgesi’nde (Özellikle Doğu Karadeniz Bölümü) bulutlu gün sayısı en fazla iken, bulutlu gün sayısı en az olan bölge G.Doğu Anadolu Bölgesi’dir.
YAĞIŞLAR
 
Havadaki nemin yoğunlaşarak katı veya sıvı halde yeryüzüne düşmesi olayına yağış denir. Bir yere düşen yağış miktarını ölçen alete plüviyometre denir.
YAĞIŞ TÜRLERİ
ÇİY
 
Hava içindeki su buharının soğuk cisim yüzeyleri üzerinde su tanecikleri şeklinde yoğunlaşması olayıdır. Yoğunlaşma 0 °C ‘nin üstünde gerçekleşmiştir. Oluşumu sabaha karşı görülür. Özellikle ilkbahar ve sonbaharda görülür.
KIRAĞI
 
Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C’den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur.
KIRÇ
 
Havadaki su buharının çok soğumuş cisim yüzeylerinde buza dönüşmesidir.
YAĞMUR
 
Bulutu oluşturan su taneciklerinin damlalar halinde yeryüzüne düşmesi olayıdır.
 
KAR
 
Bulutu oluşturan su taneciklerinin  0 °C nin altındaki bir sıcaklıkta buz kristalleri şeklinde yeryüzüne düşmesi olayıdır.  
DOLU
 
Havadaki nemin hızla yükselmesi ve çok soğuması sonucu buz tanecikleri şeklinde yeryüzüne düşmesi olayıdır. Havanın ani yükselmesi genellikle ilkbahar ve yaz mevsiminde görülür.
 

OROĞRAFİK (YAMAÇ) YAĞIŞLARI

Yer şekillerinin etkisiyle oluşurlar. Nemli hava kütlesinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi ve soğuması sonucu oluşurlar. Türkiye’de en fazla Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde görülür. Batı rüzgarları ve Muson rüzgarlarının etki alanlarında görülen yağışlar bu şekilde oluşmuştur.  
Hava kütleleri yamaç boyunca yükselirken en fazla yağışı 500 - 1000 m yükseltiler arasına bırakırlar. Yükselti arttıkça (1000 m’lerden sonra) mutlak nem azaldığı için yağış da azalır.

 

KONVEKSİYON (SİKLONİK, YÜKSELİM, KIRKİKİNDİ) YAĞIŞLARI
Isınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşurlar. Türkiye genelinde sıcak dönemlerde görülen yağışlar bu şekildedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde görülür. Bu yağışlara halk arasında Kırkikindi yağışları denir. Dünya üzerinde ise en fazla Ekvatoral bölgede görülür.  
 

CEPHESEL (FRONTAL )YAĞIŞLAR

Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır. 
Dünya'da en çok, Orta kuşakta ve 60° enlemleri civarında görülür. Türkiye'de, özellikle kış mevsiminde görülen yağışların çoğu cephesel kökenlidir. En fazla Akdeniz Bölgesinde görülür.
NOT: Yağış oluşumlarında ortak özellik yükselen havanın soğumasıdır.
 
NOT: Alçalıcı hava hareketleri, karadan gelen hava ve engebesiz bir alanda hareket eden hava yağış bırakmaz.
YAĞIŞLARIN DAĞILIŞINDA ETKİLİ FAKTÖRLER
 
Denize göre konum: Kıyı bölgeler iç kesimlere göre daha fazla yağış alır.
Yükselti: Yükseltisi fazla olan bir yer her zaman çevresine göre daha fazla yağış alır. Sebebi; yoğunlaşmanın daha çok yükseklerde gerçekleşmiş olmasıdır.
Dağların uzanış doğrultusu: Dağların kıyıya paralel olduğu yerler daha fazla yağış alır. Ayrıca bu dağlar hakim rüzgar yönüne dik bir şekilde yükselmiş ise yağış miktarı daha da artar.
Rüzgarların esme yönü: Denizden karaya doğru esen rüzgarlar yağış bırakırken , karadan gelen rüzgarlar yağış getirmez.
Okyanus akıntıları: Sıcaksu akıntılarının etkili olduğu yerlerde nemlilik fazla olduğundan, yıllık yağış miktarı da fazladır.
Basınç merkezi: Yüksek Basınç alanlarında alçalıcı hava hareketinden dolayı yağış oluşmaz. Çünkü alçalan hava alttan itibaren ısınır ve hava doyma noktasından uzaklaşır. Alçak Basınç alanlarında ise yükselici hava hareketlerinden dolayı yağış oluşur. Yükselen hava soğur ve doyma noktasına ulaşır.
Güneş Işınlarının Düşme Açısı: Ekvatoral Bölgede güneş ışınlarının düşme açısı büyüdükçe, buharlaşma artar. Atmosfere karışan nem miktarı artar.Bunun sonucunda yağış miktarı da artar. Bunun yanında Kutuplara güneş ışınları yıl boyunca eğik açı ile gelmekte ve buharlaşama ile atmosfere karışan nem miktarı az olmaktadır. Bundan dolayı da kutuplarda yağış miktarı azdır.
 

Dünyanın En Fazla Yağış Alan Bölgeleri

 
Ekvator çevresi       
Muson iklim bölgesi (dünyanın en fazla yağış alan merkezi bu iklim kuşağında Çerapunçi’dir.  12000 mm yağış alır.)
Ilıman kuşak karalarının batısı  
Dünyanın En Az Yağış Alan Bölgeleri
Dönenceler çevresindeki çöl alanları
Ilıman kuşak kara içlerinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlar.
Kutup bölgeleri (Kutuplarda bağıl nem yüksek olmasına rağmen yağış miktarı azdır. Sebebi: sıcaklığın düşük olmasından dolayı buharlaşmanın  ve mutlak nemin az olmasıdır.
  

Ergül                                         ALAMAN-  alaman20@gmail.com                                            0505 7910603 

 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

NEMLİLİK

Nemlilik yer yüzünde canlı hayatının gelişmesinde ve devamında çok önemli bir unsurdur. Hava ve iklim şartları bakımından da çok önemlidir. Her şeyden önce yağışların kaynağı, havadaki su buharıdır.  
Su her sıcaklıkta buharlaşır. Bu sebeple atmosferde sürekli bir miktar nem vardır. Buna atmosfer nemliliği denir. Nemliliği ölçen alete de higrometre denir.  
MUTLAK NEM
 
Mutlak Nem: 1 m³ hava içinde bulunan nemin gr olarak ağırlığına denir.
Su buharının miktarı hacim itibariyle  hiçbir zaman havanın % 4’ünü aşmaz.
 
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
 
*Buharlaşma Yüzeyi: Buharlaşma yüzeylerinden (okyanus , deniz , akarsu , göl , bitki örtüsü gibi)   uzaklaştıkça mutlak nem azalır. Örnek; deniz kıyısından kara içlerine, ormanlık alandan ormansız alana gidildikçe mutlak nem  azalır
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
 
Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça buharlaşma artacağından dolayı genellikle mutlak nem de artar. Örnek; Ekvatordan kutuplara doğru mutlak nem azalır. Ayrıca  yazdan kışa, gündüzden geceye geçildiğinde mutlak nem azalır
NOT: Sıcaklık arttıkça her zaman mutlak nem artmayabilir. Ama sıcak denizlere yaklaştıkça mutlak nem her zaman artar.
Mutlak nem Ekvator çevresindeki denizler üzerinde çok fazla iken , dönenceler çevresindeki çöl alanlarında çok azdır.  
 
Mutlak Nemde Etkili Faktörler
Rüzgarların esme yönü: Denizden gelen rüzgarlar mutlak nemi artırırlar.
Okyanus akıntıları: Sıcak su akıntılarının etkili olduğu yerlerde mutlak nem fazladır.
 
MAKSİMUM NEM (DOYMA MİKTARI)
 
Maksimum Nem (Doyma miktarı) : Belirli bir sıcaklık ve basınç altında 1 m³ havanın taşıyabileceği en fazla nem miktarına denir.
Sıcaklık arttıkça havanın hacmi genişler ve alabileceği nem miktarı da artar. Hava soğuduğunda ise hacmi daralır ve alabileceği nem azalır.
 
Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı artar. Buna örnekler;
-Yükselen havanın yağış bırakması,
-Föhn rüzgarının kurutucu etki yapması,
-Çöllerde havanın nem açığının fazla olması,
-Alçalıcı hava hareketleri sonucunda havanın nem açığının artması,
-Gündüz sis yoğunluğunun az olması veya gece oluşan sislerin gündüz ortadan kalkması
Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı artar.
Ölçülmüş değerler; 
 

-20 °C
1,10   gr/m³
-10 °C
2,38  gr/m³
0 °C
4,85   gr/m³
5 °C
6,80   gr/m³
15 °C
12,85 gr/m³

BAĞIL(NİSBİ) NEM
 
Bağıl Nem (nisbi ): Belirli bir sıcaklıktaki hava kütlesinin içinde bulunan nem miktarının , o sıcaklıkta alabileceği en fazla nem miktarına oranıdır.

 
Bağıl nem  havada bulunan nemin yüzde cinsinden değeridir.
Bağıl nem havanın nem açığını veya neme doyma oranını verir.
Bir yerde yağış olabilmesi için bağıl nem %100 ‘ü aşması gerekir.  
 
BAĞIL NEMDE ETKİLİ FAKTÖRLER
 
Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça bağıl nem azalır. Sebebi  ısınan  havanın hacmi genişler, alabileceği  nem artar. Sıcaklığa uygun buharlaşma gerçekleşmez ise havanın nem açığı büyür ve bağıl nem azalır.
Örnek;

***Sıcaklık artarken mutlak nem aynı şekilde artmıyorsa; bağıl nem azalır.
 
Bağıl nem azaldıkça buharlaşma artar. Bağıl nem arttıkça buharlaşma azalır.
Yükselti: Yükseklere çıkıldıkça sıcaklık azalır ve bağıl nem artar.
 
Mutlak Nem: Sıcaklık aynı iken zaman içinde mutlak nem artarsa, bağıl nem de artar.

NOT: Bağıl nem Ekvator çevresinde yüksek iken ,çöl bölgelerinde ve kara içlerinde azdır.
Yurdumuzda bağıl nem en yüksek, Karadeniz Bölgesi’ndedir. En düşük ise, G.Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir.
YOĞUNLAŞMA
 
Hava içindeki su buharının soğuması sonucu katı veya sıvı hale dönüşmesi olayına yoğunlaşma denir.
 
Yoğuşma noktasına iki yoldan erişilir. Bunlar :  1- Havadaki nem miktarının artması;  2-Sıcaklığın azalmasıdır (tabiatta en fazla görülen yoğuşma biçimidir).
 
Havanın alttan  soğuması sonucu oluşan yoğunlaşma biçimine sis  denir .
Sis olayının en önemli özelliği, dünya yüzeyi ile temas eden havanın soğuması sonucunda  meydana gelmesidir.
Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da sislere yol açar.
BAŞLICA SİS OLUŞUM ŞEKİLLERİ
 
*Rüzgar, ılık denizlerden soğuk karaya eserse karada sis oluşur.
*Rüzgar, sıcak denizlerden soğuk denizlere eserse soğuk sular üzerinde sis oluşur.
*Rüzgar, sıcak karalardan soğuk denizlere eserse deniz üzerinde sis oluşur.
*Serin denizler üzerinde alçalan hava kütleleri sis oluşumuna neden olur.
*Yamaç Sisleri: Sıcak ve nemli havanın yamaç boyunca yükselirken soğumasından dolayı oluşan bir sis türüdür.
*Cephe Sisleri: Yağış anında soğuk hava içindeki sıcak yağmur damlacıklarının soğuması ile oluşan sislerdir.
BULUTLAR
Yükselen havanın yoğunlaşması sonucunda çok küçük su taneciklerinin bir araya gelmesiyle bulutlar oluşur. Bulutluluğu ölçen alete nefometre denir.
Meteoroloji istasyonlarında ölçülen bulutluluk ,gökyüzünün oranı 10 kabul edilerek sınıflandırılır.
0-2 oranı Açık havayı
2-8 oranı Bulutlu havayı
8-10 oranı Kapalı havayı ifade eder.
Sıcaklık azaldıkça bulut yoğunluğu artar. Ancak bu durum her zaman doğru değildir.
Örnek: Kutuplarda ve troposferin üst katlarında nem  az olduğundan bulut yoğunluğu buralarda azdır.
BULUT ÇEŞİTLERİ
KÜMÜLÜS BULUTLARI
 
Isınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşur. Bulutu oluşturan su taneciklerinin yoğunlaşması aynı seviyede başladığı için alt kısımları düzdür.  Genellikle sıcak dönemlerde görülürler.  
Kümülüs bulutlarının daha da yükselerek soğuması sonucu kümülonimbus bulutları oluşur ve sağanak yağışlara neden olur.
SİRÜS BULUTLARI
 
Çok yükseklerde oluşan bulutlardır. Çok seyrek buz kristallerinden oluşan ve tüye benzeyen bulutlardır. Genelde yağış getirmezler. Bunlar, bir siklonun (Alçak Basınç) yaklaştığının ve havanın bozacağının habercisidirler.
STRATUS BULUTLARI
 
Yer'in üstünde, asılı gri bir tabaka gibi duran koyu renkli bulutlardır. Genelde yağışlara yol açarlar.
 
Yukarıdaki bulutlar ana bulutlardır. Ancak gökyüzünde, özelliklerine göre, sirrokümülüs, kümülonimbus, sirro-stratus gibi adlarla anılan karma bulutlar da görülür. Ayrıca, yağış bırakan bütün bulutlara nimbus adı verilmektedir.
Yurdumuzda her mevsim yağış alan Karadeniz Bölgesi’nde (Özellikle Doğu Karadeniz Bölümü) bulutlu gün sayısı en fazla iken, bulutlu gün sayısı en az olan bölge G.Doğu Anadolu Bölgesi’dir.
YAĞIŞLAR
 
Havadaki nemin yoğunlaşarak katı veya sıvı halde yeryüzüne düşmesi olayına yağış denir. Bir yere düşen yağış miktarını ölçen alete plüviyometre denir.
YAĞIŞ TÜRLERİ
ÇİY
 
Hava içindeki su buharının soğuk cisim yüzeyleri üzerinde su tanecikleri şeklinde yoğunlaşması olayıdır. Yoğunlaşma 0 °C ‘nin üstünde gerçekleşmiştir. Oluşumu sabaha karşı görülür. Özellikle ilkbahar ve sonbaharda görülür.
KIRAĞI
 
Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C’den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur.
KIRÇ
 
Havadaki su buharının çok soğumuş cisim yüzeylerinde buza dönüşmesidir.
YAĞMUR
 
Bulutu oluşturan su taneciklerinin damlalar halinde yeryüzüne düşmesi olayıdır.
 
KAR
 
Bulutu oluşturan su taneciklerinin  0 °C nin altındaki bir sıcaklıkta buz kristalleri şeklinde yeryüzüne düşmesi olayıdır.  
DOLU
 
Havadaki nemin hızla yükselmesi ve çok soğuması sonucu buz tanecikleri şeklinde yeryüzüne düşmesi olayıdır. Havanın ani yükselmesi genellikle ilkbahar ve yaz mevsiminde görülür.
 

OROĞRAFİK (YAMAÇ) YAĞIŞLARI

Yer şekillerinin etkisiyle oluşurlar. Nemli hava kütlesinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi ve soğuması sonucu oluşurlar. Türkiye’de en fazla Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde görülür. Batı rüzgarları ve Muson rüzgarlarının etki alanlarında görülen yağışlar bu şekilde oluşmuştur.  
Hava kütleleri yamaç boyunca yükselirken en fazla yağışı 500 - 1000 m yükseltiler arasına bırakırlar. Yükselti arttıkça (1000 m’lerden sonra) mutlak nem azaldığı için yağış da azalır.

 

KONVEKSİYON (SİKLONİK, YÜKSELİM, KIRKİKİNDİ) YAĞIŞLARI
Isınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşurlar. Türkiye genelinde sıcak dönemlerde görülen yağışlar bu şekildedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde görülür. Bu yağışlara halk arasında Kırkikindi yağışları denir. Dünya üzerinde ise en fazla Ekvatoral bölgede görülür.  
 

CEPHESEL (FRONTAL )YAĞIŞLAR

Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır. 
Dünya'da en çok, Orta kuşakta ve 60° enlemleri civarında görülür. Türkiye'de, özellikle kış mevsiminde görülen yağışların çoğu cephesel kökenlidir. En fazla Akdeniz Bölgesinde görülür.
NOT: Yağış oluşumlarında ortak özellik yükselen havanın soğumasıdır.
 
NOT: Alçalıcı hava hareketleri, karadan gelen hava ve engebesiz bir alanda hareket eden hava yağış bırakmaz.
YAĞIŞLARIN DAĞILIŞINDA ETKİLİ FAKTÖRLER
 
Denize göre konum: Kıyı bölgeler iç kesimlere göre daha fazla yağış alır.
Yükselti: Yükseltisi fazla olan bir yer her zaman çevresine göre daha fazla yağış alır. Sebebi; yoğunlaşmanın daha çok yükseklerde gerçekleşmiş olmasıdır.
Dağların uzanış doğrultusu: Dağların kıyıya paralel olduğu yerler daha fazla yağış alır. Ayrıca bu dağlar hakim rüzgar yönüne dik bir şekilde yükselmiş ise yağış miktarı daha da artar.
Rüzgarların esme yönü: Denizden karaya doğru esen rüzgarlar yağış bırakırken , karadan gelen rüzgarlar yağış getirmez.
Okyanus akıntıları: Sıcaksu akıntılarının etkili olduğu yerlerde nemlilik fazla olduğundan, yıllık yağış miktarı da fazladır.
Basınç merkezi: Yüksek Basınç alanlarında alçalıcı hava hareketinden dolayı yağış oluşmaz. Çünkü alçalan hava alttan itibaren ısınır ve hava doyma noktasından uzaklaşır. Alçak Basınç alanlarında ise yükselici hava hareketlerinden dolayı yağış oluşur. Yükselen hava soğur ve doyma noktasına ulaşır.
Güneş Işınlarının Düşme Açısı: Ekvatoral Bölgede güneş ışınlarının düşme açısı büyüdükçe, buharlaşma artar. Atmosfere karışan nem miktarı artar.Bunun sonucunda yağış miktarı da artar. Bunun yanında Kutuplara güneş ışınları yıl boyunca eğik açı ile gelmekte ve buharlaşama ile atmosfere karışan nem miktarı az olmaktadır. Bundan dolayı da kutuplarda yağış miktarı azdır.
 

Dünyanın En Fazla Yağış Alan Bölgeleri

 
Ekvator çevresi       
Muson iklim bölgesi (dünyanın en fazla yağış alan merkezi bu iklim kuşağında Çerapunçi’dir.  12000 mm yağış alır.)
Ilıman kuşak karalarının batısı  
Dünyanın En Az Yağış Alan Bölgeleri
Dönenceler çevresindeki çöl alanları
Ilıman kuşak kara içlerinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlar.
Kutup bölgeleri (Kutuplarda bağıl nem yüksek olmasına rağmen yağış miktarı azdır. Sebebi: sıcaklığın düşük olmasından dolayı buharlaşmanın  ve mutlak nemin az olmasıdır.
  

Ergül                                         ALAMAN-  alaman20@gmail.com                                            0505 7910603 

 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

TÜRKİYE İKLİMİ

 
Türkiye, genelde Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Ancak bununla beraber, birbirlerinden belirgin farklarla ayrılabilen karasal ve Karadeniz iklimleri de etkili olmaktadır.
 
Türkiye İkliminde Etkili Faktörler
 
Matematik Konumu
Türkiye konumu itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği alanın dışındadır. Güneş ışınlarının düşme açısında yıl boyunca büyük farklar vardır. Bunun sonucu olarak Türkiye iklimlerinde  yıllık sıcaklık farkları  fazladır. Dört mevsim belirgin olarak yaşanır.
 
Türkiye bulunduğu konumdan farklı hava kütlelerinin karşılaştığı yerde bulunmaktadır.
Kıyılarımızda sıcaklık güneyden kuzeye doğru azalır.
 
Yer şekilleri (Yükselti ,dağların uzanış doğrultusu ve bakı)
Türkiye’de yer şekillerinin çeşitlilik göstermesinden dolayı kısa mesafede iklim değişimi fazladır ve aynı tarihlerde farklı mevsim özellikleri yaşanabilmektedir
Yurdumuzun kuzeyinde ve güneyinde dağlar kıyıya paralel uzandığından kıyı ile iç kesim arasında buralarda iklim farklılığı fazladır. Ege Bölgesi’nde ise dağlar kıyıya dik uzandığından farklılık azdır.
Yükseltinin etkisiyle sıcaklık Türkiye’de batıdan doğuya doğru azalır.  
Bakı etkisinden dolayı dağlarımızın güneye bakan yamaçları bütün yıl kuzey yamaçlarına göre daha sıcaktır.
 
Denize göre konum
Kıyı bölgelerde nem fazla olduğunda buralarda kışlar ılık , yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır.
 
Rüzgarların esme yönü
Türkiye’ye kuzeyden gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden gelenler sıcaklığı artırır (enlem etkisinden dolayı).  

 

Basınç merkezleri
Türkiye etrafında oluşan basınç merkezleri de rüzgar ve yağış rejimi üzerinde etkili olmaktadır.
Yaz mevsiminde Atlas Okyanusu üzerinde oluşup genişleyen yüksek basınç ve Basra Körfezi üzerinde oluşan alçak basınç etkisi altına girer.
Kış mevsiminde ise, kuzeyden gelen soğuk hava, Akdeniz üzerinden gelen ılık ve nemli havanın etkisine girmektedir. Bu iki hava kütlesinin karşılaşması ile cepheler oluşmakta ve kıyılarda çoğunlukla yağmur, Trakya, iç ve yüksek kesimlerde kar yağışına neden olmaktadır.
 
TÜRKİYE'DE İKLİM ELEMANLARI
A.SICAKLIK
Türkiye'de sıcaklık, kıyılarda enlem farkına, iç kesimlerde ise 
denizden uzaklık, yükselti, yer şekilleri gibi faktörlere bağlı olarak
değişir.
1.Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılış
Kıyı kesimler iç kesimlerden daha sıcaktır (deniz etkisinden dolayı).
Güney kıyılarımızdan kuzey kıyılarımıza doğru enlemin etkisiyle
sıcaklık azalır.
 
Türkiye'de gözlem yapılan istasyonlardaki uzun yıllar ortalamalarına göre, yıllık ortalama sıcaklıklar 4-20 °C arasında değişmektedir.
Ülkenin en sıcak kesimleri Güneydoğu Anadolu'nun güneyi ile Akdeniz kıyı kuşağıdır. Buralarda yıllık ortalama sıcaklık 16 °C'nin üzerindedir. 
 
Erzurum ve Kars platolarının yüksek kesimlerinde  4 °C nin altına düşer.   Sebepleri : Yükseltisinin fazla olması, karasallıktır.
 
2. Ocak Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
En yüksek sıcaklıklar Akdeniz bölgesinin kıyı kesiminde görülür. Sebepleri : Enlem , deniz etkisi ve Toros kıvrım dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerini engellemesidir.
En düşük sıcaklıklar Doğu Anadolu’da Erzurum-Kars bölümünde görülür. Sebepleri : Yükseltinin fazla olması, karasallık ,kuzeyden gelen soğuk rüzgarlardır.
Kıyı ile iç kesim arasındaki sıcaklık farkı fazladır.
 
3. Türkiye Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kıyı ile iç kesim arasında sıcaklık farkı azalmıştır.
En yüksek sıcaklıklar Güney Doğu Anadolu’da görülür. Sebepleri : Karasallık ve  Güneyden gelen sıcak rüzgarların etkisidir.
En düşük sıcaklıklar bu dönemde de Erzurum-Kars Bölümünde görülür. Sebebi ,yükseltisinin fazla olmasıdır.
 
BASINÇLAR
Türkiye'de mevsimlere, yerel ısınma farklarına , deniz ve karalara bağlı olarak oluşan basınç merkezlerinin yanı sıra, Türkiye'nin dışında oluşan ve Türkiye'yi etkisine alan gezici basınç merkezleri de bulunmaktadır.
Türkiye'yi en çok etkileyen basınç merkezleri şunlardır:

YÜKSEK BASINÇLAR

Sibirya Termik Y.B
60° enlemlerinde soğuma ile oluşmuştur. Türkiye’de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye’ye Kuzeydoğudan sokulur.
Asor Dinamik Y.B :
30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye’de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı).
 
Kış mevsiminde Sibirya Y.B  ile birleşerek Türkiye üzerinde etkili olduğunda İzlanda A.B Türkiye'ye sokulamaz. Bunun sonucunda da ülkemizde kışlar soğuk, sert ve kar yağışlı geçer.
 
İzlanda Dinamik A.B
 
60° enleminde kaynağını alır. Türkiye’de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Kuzeybatıdan sokulur.
 
Basra Termik A.B
 
Basra Körfezi çevresinin aşırı ısınmasıyla oluşur. Türkiye’de yazın ekilidir. Samyeli rüzgarları vasıtasıyla Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde etkili olur. 30° Kuzey enlemi çevresinde oluşmasına rağmen, ısınmadan dolayı termik kökenlidir
 
RÜZGARLAR
 
Türkiye batı rüzgarları kuşağında olmasına rağmen daha çok yerel rüzgarların etkisindedir. Sebebi yer şekilleridir.
 
Rüzgar frekans gülünde gösterilen rüzgarlar haricinde yaz mevsiminde Ege kıyılarında deniz meltemi olan imbat rüzgarı etkilidir. Ege Denizi'nde, yazın kuzeyden poyraz benzeri rüzgarlar eserler. Bu rüzgarlara etezyen denilmektedir.
Ayrıca , özellikle Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde Föhn rüzgarı da etkilidir.
 

NEMLİLİK VE YAĞIŞ  
 
Kıyı bölgelerinin nemliliği iç kesimlerden daha yüksektir. Bundan dolayı kıyı kesimlerde yağışlar fazla ve  sıcaklık farkları azdır.
Bağıl (nispi) nem en yüksek Doğu Karadeniz Bölümündedir. En düşük Güney Doğu Anadolu’dadır. Güney Doğu Anadolu’da bağıl(nispi) nem %40-%50, Karadeniz Bölgesinde ise %70-%80 civarındadır.
Türkiye’de bulut kapalılığı kuzeyde fazla, güneyde azdır. Doğu Karadeniz’de kapalılığın yüksek olması ile yağışlar arasında doğru bir orantı vardır.
Güneşlenme süresi bulut kapalılığı ile ters orantılıdır. Güneyde güneşlenme süre ve şiddeti daha fazladır.
 
Karasal iklim bölgelerinde kışın görülen yağışlar genellikle kar şeklindedir. Türkiye’de karla örtülü gün sayısının en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu Bölgesidir.
Türkiye’de kar örtülerinin yerde kalma süresi batıdan doğuya doğru artar. Kar yağışı ve don olayının en az görüldüğü bölgemiz Akdeniz Bölgesidir.  
Türkiye'de yağışın dağılışını  incelediğimizde şu özellikler görülür:
Türkiye'de yağış dağılışı haritası ile yer şekilleri haritası karşılaştırıldığında, aralarında yakın ilgi bulunduğu tespit edilmektedir.
 
Türkiye'de fazla yağış alan yerler (800 mm. den fazla)
Doğu ve Batı Karadeniz bölümleri , Ege’de Menteşe yöresi, Akdeniz’de Batı ve Orta Toroslar, Hatay’da Nur Dağları ve G.Doğu Toroslar’da Hakkari çevresidir. Ayrıca Doğu ve Batı Anadolu’daki bazı yüksek dağlar.
En fazla yağış alan yer Rize çevresidir. (2400 mm. den fazla) Sebebi;güneyindeki yüksek dağların hakim rüzgar yönüne dik olması etkilidir.
Türkiye'de az yağış alan yerler (500 mm’nin altında), İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve yer yer Doğu Anadolu'nun çukur yerleridir. En az yağış alan yer, Tuz Gölü çevresi ile Iğdır Ovası civarıdır. (250 mm nin altında)
NOT: En az yağış alan bölge İç Anadolu Bölgesi olmasına rağmen en kurak bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Sebebi ; buharlaşmanın fazla olmasıdır.
 
Yağışın mevsimlere dağılımı (yağış rejimi) bakımından bölgeler arasında önemli farklılıklar görülür.
 

Ergül                                     ALAMAN-  alaman20@gmail.com                                        0505 7910603 

 

YERKABUĞU (LİTOSFER)

 
Yerküre, çeşitli kayalardan oluşmuş katı bir kabukla çevrilidir. Buna yerkabuğu denir.
Yerkabuğunun ortalama kalınlığı karalarda 35-40 km ,denizlerde ise
8-10 km dir.
Yerkabuğu yoğunluğu ve kalınlığı farklı iki tabakadan oluşur. Bunlar;

 

 
a)Sial: Üzerinde yaşadığımız katmandır. Silisyum ve alüminyum bileşikleri fazla olduğu için bu isim verilmiştir.
Kalınlığı karalarda fazla, denizlerde azdır. Granit , kalker  ve kumtaşı gibi hafif olan taşlardan oluşur.
 
b)Sima: Bu katman henüz katılaşmamış taşlardan oluşur. Yoğunluğu daha fazla olan bazalt türü taşlardan oluşur.
Silisyum ve magnezyum bileşikleri fazla olduğu için bu isim verilmiştir. Kalınlığı karalarda az , deniz diplerinde fazladır.
 
MANTO
 
Manto katmanı, yeryüzündeki hareketliliğin en büyük nedenidir. Yani iç kuvvetlerin enerjisini aldığı katman burasıdır.
Manto, kısmen ya da tümüyle eriyik durumdaki kayaçlardan oluşan magmayı içeriyor. Demir, magnezyum, silikon ve oksijence zengin mineralleri içerir.
 
ÇEKİRDEK
 
Yoğunluğu , kalınlığı  ve sıcaklığı en fazla olan katmandır.
Demir ve nikel fazla olduğu için buraya  NİFE denilmektedir. Yoğunluğu fazla olduğundan barisfer de denilmektedir. Yoğunluğun fazla olmasından dolayı iç çekirdek kristalleşmiştir. 
 
*** Yerin iç yapısıyla ilgili en geçerli bilgiler deprem dalgaları ile elde edilir. Ayrıca volkanizma ile çıkan malzemelerin ve  taşların incelenmesiyle de gerekli bilgiler elde edilir.
 

OLUŞUMLARINA GÖRE TAŞLAR

 
A. VOLKANİK (PÜSKÜRÜK-MAĞMATİK-KATILAŞIM) TAŞLAR
 
Mağmanın yer kabuğunun yarıkları içinde veya yeryüzüne kadar çıkarak soğuması ile oluşan taşlardır.
Soğumanın gerçekleştiği yere göre ve dış püskürük taşlar şeklinde gruplara ayrılır.
İç püskürük taşlar: Mağmanın yer kabuğunun yarıkları içinde yavaş yavaş soğuması oluşan taşlardır. Başlıcaları; Granit, siyanit, gabro ve diorit gibi.
Dış püskürük taşlar: Mağmanın yeryüzüne kadar çıkarak soğuması ile oluşan taşlardır.
Başlıcaları; Andezit, bazalt, volkan camı (obsidian), trakit, inci taşı, katrantaşı, sünger taşı gibi.
B. TORTUL (SEDİMENT) TAŞLAR
 
Dış kuvvetlerin etkisiyle fiziksel veya kimyasal çözülmeye uğrayan taşların çukur alanlarda çökelmesiyle oluşur.
Bu taşların Ortak Özellikleri ; tabakalıdır ve fosil bulundururlar.  

1. MEKANİK (KIRINTILI) TORTUL KAYALAR

 
Akarsu, rüzgar , buzul gibi dış kuvvetlerin etkisiyle aşınarak çukur yerlerde biriken ve sonra da doğal bir çimentoyla birleşerek oluşan taşlardır.
Başlıcaları: Kum taşı (gre), kil taşı (şist) ,çakıl taşı (konglomera) örnektir. Çakıllar köşeli ise buna breş denir.  

2. KİMYASAL TORTUL TAŞLAR

 
Suda çözünebilen kayaların kimyasal yolla ayrışması ve tekrar çökelmesi ile oluşan taşlardır.
Başlıcaları: Kalker ( kireç taşı), Jips (alçı taşı), kaya tuzu, dolamit, traverten , sarkıt ve dikitler örnektir.

3.  ORGANİK TORTUL TAŞLAR

 
Bitkisel ve hayvansal maddenin, havasız bir ortamda ve basınç altında değişerek çökelmesi olan taşlardır.
Başlıcaları : Mercan kaya , kömür  (antrasit , taşkömürü , linyit , turba) ve tebeşir buna örnektir.  

C. BAŞKALAŞIM (METAMORFİK ) TAŞLAR

 
Tortul ve volkanik taşlar yerin derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basıncın etkisiyle eski özelliklerini kaybederek yeni özellikler kazanırlar. Bu şekilde oluşmuş taşlara başkalaşım taşları denir.

 

Ergül                                     ALAMAN-  alaman20@gmail.com                                        0505 7910603 

 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

HEYELAN (TOPRAK KAYMASI)

Heyelan, toprağın üst kısmı ile birlikte alttaki ana kayanın bulunduğu yerden kayarak yer değiştirmesidir.  

HEYELANDA ETKİLİ FAKTÖRLER

Eğimin fazla olması.

Yağışların fazla olması

Toprak özellikleri (killi olması)

Tabakalar  eğime paralel ise heyelan daha fazla   görülür.

Yol yapım çalışmaları ile yamaç denge profilinin bozulması.

Depremler

Türkiye’de heyelan olayı en fazla Karadeniz Bölgesi’nde Doğu Karadeniz Bölümünde  görülür. Sebepleri: Yağışın ve eğimin fazla olması ile  toprağın killi olmasıdır. En fazla görüldüğü dönem ilkbahardır. Sebebi kar erimeleri ile toprağın suya doygun hale gelmesidir.

EROZYON  

 
Erozyon (toprak aşınması), koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır. 
 
Akarsu ve rüzgar erozyonunun birlikte etkili olduğu yerlerin ortak özelliği bitki örtüsü bakımından fakir olmalarıdır.
 
EROZYONDA ETKİLİ FAKTÖRLER
 
Arazinin çok engebeli olması,
Eğimli arazilerde arazinin eğime paralel sürülmesi.
Bitki örtüsünün tahrip edilmesi: Orman yangınları, tarla açmak amacıyla ağaçların  kesilmesi, otlaklarda aşırı otlatılma yapılması, anız örtüsünün yakılması gibi.  

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

A K A R S U L A R  

Sularını denizlere kadar ulaştırabilen akarsu havzalarıdır. Türkiye’deki  başlıca büyük akarsular buna örnektir.

Akarsu, belirli bir yatak içinde sürekli veya  en az bir mevsim boyunca  akan sudur. Akarsuyun doğduğu yere kaynak, döküldüğü yere ağız denir.

 

AKARSU HAVZASI
Bir akarsuyun sularını topladığı ve boşalttığı bölgeye denir. Havzası en geniş olan  akarsu Amazon'dur. Türkiye akarsularının havzası genelde dardır. Sebebi; yer şekillerinin engebeli olmasıdır.

AÇIK HAVZA

KAPALI HAVZA

Sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan akarsulardır.

Kapalı havzaların oluşmasında; yer şekillerinin oluşumu ve iklim  etkilidir.

Kapalı havzalar, genellikle iç kesimlerde ve  kurak iklim bölgelerinde görülür. Açık havzalar ise kıyı kesimlerde ve nemli iklim bölgelerinde görülür.

Türkiye’deki başlıca kapalı havzalar; Van gölü, Tuz gölü, Göller yöresi, Konya ovası, Eber kapalı havzası gibidir.  

Aras ve Kura akarsularımız döküldükleri Hazar Denizi'nde (Dünyanın en büyük gölü) kapalı havza oluştururlar.

SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ

Bir akarsuyu komşu akarsu havzasından ayıran sınıra su bölümü çizgisi denir.

Su bölümü çizgisi genellikle dağların en yüksek kesiminden geçer. Su bölümü çizgisi, kalkerli arazilerde,kurak bölgelerde ve bataklık alanlarda belirsizdir. İki ülke arasındaki doğal sınır dağlar ise orada sınır çizgisi su bölümü çizgisinden geçer. Örnek: Türkiye-İran sınırı

 

Bir akarsu yatağının en derin noktalarını birleştiren çizgiye denir. Burası aynı zamanda akarsuyun en hızlı akan kesimidir.Türkiye-Yunanistan sınırını Meriç nehri çizmektedir. Burada da sınır çizgisi talveg çizgisini takip eder.

TALVEG ÇİZGİSİ
 

AKARSULARDA AKIM (DEBİ)

Akım, akarsu yatağının herhangi  bir kesitinden 1 sn.de geçen su miktarıdır. m ³/sn  olarak ifade edilir. Akımı  en yüksek olan akarsu Amazon dur. Türkiye’de ise Fırat tır.

Akımda Etkili Olan Faktörler

Havzaya düşen yağış miktarı,  

Yağış türü (kar veya yağmur)

Havzanın genişliği,  

Araziyi oluşturan taş ve tabakaların geçirimliliği,

Sıcaklık : Sıcaklığın arttığı dönemlerde buharlaşma artacağından dolayı o dönemde akım düşmesi olur. Ayrıca kış sıcaklıklarının çok düşük olduğu yerlerde yağışlar kar şeklinde düşer. Bunlar kışın erimediği için akarsu bu dönemde beslenemez. Dolayısıyla akım düşmesi görülür.

Akarsu yatağı çevresindeki bitki örtüsü

Havzadaki dağların kar ve  buzları,

Yer altı suları ve kaynakları,

Beşeri faktörler: Akarsulardan sulama amacıyla yararlanılması

 

AKARSU REJİMİ

 

Akarsuyun akımında yıl boyunca meydana gelen değişikliğe  akarsu rejimi denir.

Akarsu Rejiminde Etkili Faktörler

 

Yağış rejimi (en fazla etkili olan faktördür): Yağış rejimi ile akarsu rejimi benzerlik gösteriyorsa, akarsuyun beslenmesinde daha çok yağmur suları etkili olmuştur.

Yağış türü ( Kar veya yağmur): Akarsuda akım yükselmeleri daha çok sıcaklığın arttığı dönemde gerçekleşiyorsa, kar  erimeleri etkilidir.

Sıcaklık şartları

Havzanın genişliği: Aynı iklim bölgesinde geniş olması sadece akımı etkiler. Farklı iklim bölgelerinde geniş ise rejim daha düzenli olur.

Akarsu yatak eğimi: Eğimin fazla olması rejimin düzensizliğine yol açar.

REJİMLERİNE GÖRE AKARSULAR

 

Düzenli Rejimli Akarsular

 

Yıl boyunca akım değişikliğinin az olduğu akarsulardır. Örnek: Ekvatoral ve Ilıman Okyanus iklimlerindeki akarsular. Bu akarsular yıl boyunca enerji üretmeye, ulaşıma, sulama ve içme suyu  elde etmeye  elverişlidir.

 

Düzensiz Rejimli Akarsular

 

Yıl boyunca akım değişikliğinin fazla olduğu akarsulardır. Yağış rejimi düzensiz olan iklimlerde görülür. Türkiye akarsuları genelde bu şekildedir.

Karma Rejimli Akarsular

 

Sularını farklı iklim bölgelerinden toplayan akarsulardır. Bu akarsularda yıl içinde birden fazla akım yükselmesi olabilir. Yurdumuzun büyük akarsuları genelde karma rejimlidir. Çünkü kısa mesafede iklim değişmeleri görülür. Başlıcaları Fırat,Dicle, Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak, Seyhan ve Ceyhan’dır.

  

Sel Rejimli Akarsular

 

Çok kısa bir süre içinde birdenbire kabararak coşkun bir şekilde akan, sonra kuruyacak duruma gelen akarsulara “sel rejimli akarsular” denir. Bu tür akarsular karasal iklimlerde yaygındır. Örnek: İç Anadolu Bölgesi  akarsularında olduğu gibi.

Kaynak Sularıyla Beslenen Akarsular

Gür kaynaklarla beslenen ve seviyelerinde çok az değişikliğin olduğu akarsular da vardır. Örnek: Manavgat Çayı gür karstik kaynaklarla beslendiği için Akdeniz’deki diğer akarsulara göre daha düzenli akıma sahiptir. Ayrıca Düden Suyu ve Köprü Çayı da kaynaklarla beslenen akarsulara örnektir

Ergül                     ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505                     7910603 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

GEL-GİT (MED-CEZİR)

 
Ay ve güneşin çekim kuvveti ile deniz , göl yüzeylerinde oluşan kabarma –alçalma  hareketidir.
Gel-git olayında Ay’ın etkisi daha ( Dünyaya daha yakın olduğundan) fazladır.
 
Ay günü ile güneş günü arasındaki 50 dk. lık   farktan dolayı gel-git olayı her gün bir önceki güne göre daha geç gerçekleşir.
 
Ay ve Güneşin etkisiyle gün içinde iki yükselme ve iki alçalma hareketi olur.
 
Yeniay ve dolunayda büyük gel-git, ilk ve son dördünde küçük gel-git yaşanır.
 
*Kabarma ve alçalma arasındaki seviye farkına gel-git genliği denir. Gel-git genliği iç denizlerde azdır (40-50 cm). Okyanus kıyılarında fazladır (10-12 m). 
 
Türkiye’yi çevreleyen denizler bir iç deniz olduğu için gel-git olayının etkisi azdır.
 
Gel-git olayının etkisiyle akarsuların ağız kısmında oluşan doğal limanlara Haliç denir. Yurdumuzda haliç oluşumu yoktur.  

Ergül                                         ALAMAN-  alaman20@gmail.com                                            0505 7910603 

 

 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

KLİMATOLOJİ (İKLİM BİLİMİ)

 
İKLİM
 
Bir yerdeki  atmosfer olaylarının uzun yıllara (30-40 yıl) ait ortalamasıdır.
Bir yerin iklimini en iyi yansıtan özellik o yörenin doğal bitki örtüsüdür. İklimi inceleyen bilim Klimatolojidir.  
İklim, geniş alanlarda uzun süreli etkilidir. İklimde ortalama durumlar ifade edilir.
 
HAVA DURUMU
 
Sık sık değişebilen ve kısa süre içinde beliren atmosfer olaylarıdır. İnceleyen bilim Meteorolojidir.
Hava durumuna bakılarak iklim hakkında tahmin yapılamaz (Ekvator ve Kutup iklimi hariç) .
 
HAVA KÜTLESİ
 
Atmosferin sıcaklık ve nem bakımından aynı özelliği gösteren geniş parçalarına denir.
Örnek ;Ekvator çevresinden gelen hava kütleleri sıcak-nemli iken , Kutup çevresinden gelen hava kütleleri soğuk –kurudur.
 
 CEPHE

 
Farklı karakterdeki hava kütlelerinin karşılaşma  alanıdır. Cephe oluşumu en fazla ılıman kuşakta görülür. Enlem olarak 60° enlemleri çevresinde ve iklim olarak ta  Akdeniz ikliminde görülür.
 
İKLİMİN ETKİLERİ
 
Bitki örtüsünde; her iklimin kendine has bitki örtüsü vardır.   
Yetiştirilen tarım ürünlerinde etkilidir.
Nüfusun dağılışında; İnsanlar daha çok ılıman iklim şartlarının etkili olduğu yerleri yaşam alanı olarak tercih etmektedir.
Konut tipinde; nemli iklim bölgelerinde ahşap evler yaygın iken, kurak iklim bölgelerinde kerpiç ve toprak evler yaygındır. 
Mera hayvancılığında; nemli iklim bölgelerinde daha çok büyükbaş hayvancılık, kurak iklim bölgelerinde ise küçükbaş hayvancılık gelişmiştir.
Turizmde ; bir yerde deniz turizminin gelişmesi için sadece deniz olması yeterli değildir. Ayrıca güneşli gün sayısı da fazla olmalıdır. Kış turizmi için ise engebeli arazi ve kar yağışı etkilidir.
Hayvan ve toprak türlerinde
Mekanik ve kimyasal çözülmede; nemli iklim bölgelerinde daha çok kimyasal    çözülme , kurak iklim bölgelerinde mekanik çözülme fazladır.  
Akarsu rejimi ve debisinde; her mevsim yağış alan iklimlerde akarsu rejimleri düzenlidir. Ayrıca yıllık yağış miktarı da fazla ise akarsuyun akımı yüksek olmaktadır.    
Dış kuvvetlerin etki alanı, dağılışı ve etki sürecinde,   
Erozyon ve heyelan olayında etkilidir.
……

Ergül   ALAMAN-  alaman20internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

ATMOSFER

 
Dünyayı çepeçevre saran ve içinde çeşitli gazların bulunduğu tabakaya denir. Atmosferde %78 azot, %21 oksijen, %1 su buharı, karbondioksit  vb. gazlar vardır.
 
ATMOSFERİN KATMANLARI

 
TROPOSFER
 
Kalınlığı Ekvatorda fazla , Kutuplarda azdır.
Bunun sebepleri:
Sıcaklığın etkisiyle Ekvatorda yükselici, kutuplarda alçalıcı hava hareketlerinin olması,
Yerçekiminin kutuplarda  fazla, ekvatorda az olması.
Çizgisel hız ve savrulmanın Ekvatorda daha fazla olmasıdır.
 
TROPOSFERİN ÖZELLİKLERİ
 
Atmosferde bulunan gazların %75 ‘i ve su buharının tamamı bu katmandadır.
Yoğunluğu en fazla olan katmandır.
Yeryüzünü etkileyen bütün iklim olayları bu katmanda görülür.
Troposfer daha çok yerden yansıyan ışınlarla alttan itibaren ısındığı için  yükseldikçe sıcaklık azalır.
Yatay yönde de Ekvatordan kutuplara doğru sıcaklık azalır. Sebebi, dünyanın şeklinden dolayı güneş ışınlarının düşme açısının küçülmesidir.
 
STRATOSFER
 
İklim olayları görülmez. Sıcaklık değişimi yok gibidir.
 
MEZOSFER (ŞEMOSFER)
 
Yeryüzündeki, şiddetli patlamalar gibi aşırı yüksek sesler, mezosferdeki yüksek ısı tabakası tarafından geriye yansıtılır.
 
OZON TABAKASI
 
Ozon, üç tane oksijen  atomunun birleşmesiyle oluşmaktadır.
Güneşten gelen zararlı ışınları tutar, aşırı sınma ve soğumayı önler.
 
TERMOSFER (İYONOSFER)
Mezosferin üstündeki kat  olup ultraviyole ışınlarının  emilmesi nedeniyle ısı, yükselti ile beraber sürekli artar.
Radyo dalgalarını en iyi yansıtan tabakadır.
EKZOSFER
Atmosferin en dış sınırıdır. Yer çekiminin giderek azalması ve tamamen kaybolması nedeniyle bazı hava molekülleri uzaya fırlayıp giderler.Bu sebeple kalınlığı tam olarak bilinmez
ATMOSFERİN FAYDALARI
 
Güneşten gelen zararlı ışınları süzer.
Meteorların dünyamıza düşmesini büyük oranda engeller.
Canlılar için gerekli gazları bulundurur.
İklim olayları meydana gelir.
Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
Güneş ışınlarını dağıtır. Böylece gölgede kalan yerlerin de aydınlanmasını sağlar.
Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller.  
 

Ergül ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505 7910603 

  internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

SICAKLIK

Yeryüzündeki sıcaklığın kaynağı Güneş’tir. Yeryüzünün Güneş’ten aldığı ısı miktarına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür. Sıcaklığın birimi santigrat derece (°C) dir.
En önemli iklim elemanıdır. Diğer iklim olaylarının da oluşmasında sıcaklık etkilidir.
Güneşten dünyamıza gelen enerji sabittir.  Ancak, Güneş’ten gelen enerjinin tümü yeryüzüne kadar ulaşamaz. Bir kısmı atmosferde tutulur, bir kısmı atmosferin yüzeyinden geri yansır.
 
SICAKLIK TERSELMESİ (INVERSİON)
  
Kışın soğuk ve durgun havalarda soğuk hava ağırlaşarak çukur alanlara çöker.  Sıcak hava da onun üzerinde yükselir. Böylece yükseldikçe sıcaklık azalacağı yerde artar . Buna sıcaklık terselmesi denir. Bu olay kışın şehirlerde hava kirliliğini daha da artırır.
 
SICAKLIĞIN DAĞILIŞINDA ETKİLİ FAKTÖRLER
 
1. GÜNEŞ IŞINLARININ DÜŞME AÇISI
 
Işınların düşme açısı küçüldükçe atmosferdeki yolu uzar. Tutulma artar. Sıcaklık azalır. Ayrıca ışınlar küçük açıyla geldiğinde daha geniş alan aydınlanır ve birim alana düşen enerji azalır.
 

insolation.gif (4214 bytes)

A-ENLEM VEYA DÜNYANIN ŞEKLİ

 
Enlemin veya yerin şeklinin etkisiyle güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür ve sıcaklık  azalır.
 
Sıcaklığın dağılışında enlemin etkisine örnekler;
Ekvator çevresinden gelen rüzgarlar sıcaklığı artırırken , kutup bölgesinden gelenler sıcaklığı düşürür. Kutuplara yakın yerden gelen okyanus akıntıları soğuk iken, Ekvatora yakın yerden gelenler sıcak su akıntısı şeklindedir.
Tarımın yükselti sınırı, Toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı ve yerleşme sınırı kutuplara doğru azalır.
Bitki örtüsü aralıksız kuşaklar oluşturur.

Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.
Güney kıyılarımızın sıcaklığı kuzey kıyılarımızdan daha yüksektir.
Deniz turizmi en erken Akdeniz Bölgesi'nde başlar en uzun süre devam eder.
Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.
***NOT***
Sıcaklık kutuplara doğru azalması gerekirken artıyorsa veya aynı enlem üzerinde sıcaklık farkı var ise bu durum sıcaklığın dağılışında enlemin etkisine ters bir durumdur.
Örnek: Dünyanın en sıcak yerlerinin dönenceler civarı olması.
Ekvatoral bölgede daimi karlar görülmesi.
Yurdumuzda sıcaklığın Batı Anadolu'dan Doğu Anadolu'ya doğru azalması.
Sıcaklığın kutuplara doğru düzenli bir biçimde azalmasını engelleyen en önemli faktör yer şekilleri ( yükselti,eğim,bakı)dir. Ayrıca okyanus akıntılarındaki farklılık ile denize göre konum farkıdır.

B-GÜNLÜK HAREKET

 
Güneş ışınlarının düşme açısı günün her saatinde  değişir. Gün içinde en yüksek sıcaklıklar tam öğle vakti değil, öğleden birkaç saat sonra (12:00-14:00) görülür. Sebebi; enerji birikimidir. Bu da güneşlenme süresi ile ilgilidir.
Günün en soğuk vakti, güneş doğmadan önceki vakittir. Sebebi gündüz alınan enerjinin gece boyunca uzaya geri yansımasıdır

C-MEVSİMLER (EKSEN EĞİKLİĞİ)

 
Eksen eğikliğinden dolayı güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir. Bu değişim Ekvatora yakın yerlerde az olduğundan, buralarda yıllık sıcaklık farkı azdır. Ekvatordan uzaklaştıkça değişim artar ve yıllık sıcaklık farkı da artar.
Güneş ışınlarının düşme açısında meydana gelen değişimden dolayı Kuzey yarım kürede en sıcak aylar ;  temmuz ve  ağustostur. Güney yarım kürede ise en sıcak aylar ocak ve şubattır.

dusme.gif (2547 bytes)

D-EĞİM VE BAKI ETKİSİ

Işınların düşme açısı eğim ve bakı durumuna göre değişir.
Bakının sıcaklık dağılışı üzerindeki etkisi en fazla ılıman kuşakta görülür.
Bakıdan dolayı Türkiye’de dağların güney yamaçları daha sıcaktır.
Bakıdan dolayı güneşe dönük yamaçlarda;
 
Güneşlenme süresi daha uzundur.Güneşlenme süresi arttıkça sıcaklık artar.
Güneş ışınlarının düşme açısı daha büyüktür. Sıcaklık daha fazladır.
Tarımın yükselti sınırı, orman üst sınırı, toktağan kar (daimi kar ) sınırı daha yüksektir.
Aynı tür bitkiler daha erken olgunlaşır.
Karlar daha erken erir.

2.YÜKSELTİ

Yükseldikçe her 200 m de 1 °C sıcaklık azalır.
Sebepleri: Troposferin daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısınmasıdır. 
Ayrıca sıcaklığı tutan nem ve karbondioksit gibi gazların yere yakın
yerlerde olmasıdır.
Sıcaklığın dağılışında yükseltinin etkisine örnekler
Ekvatoral bölgede daimi karlar görülmesi.
Yükselici hava hareketlerinin yağış bırakması.
Yükseklere kar yağarken, alçaklara yağmur yağması.
Bir dağ yamacı boyunca yükseldikçe bitki örtüsünün değişmesi.
Ege ,İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde yetişebilen bir  tarım ürünün en geç Doğu Anadolu Bölgesi’nde hasat edilmesi.
 

3.NEM MİKTARI

 
Nem bir yerin fazla ısınmasını ve soğumasını önler. Sıcaklık dengesini sağlar. Nemliliğin fazla olduğu bir yerde hava geç ısınır, geç soğur. Sıcaklık farkı az olur(Denizel iklimlerde olduğu gibi) Nemlilik az ise ; hava  çabuk ısınır, çabuk soğur. Sıcaklık farkı fazla olur (Karasal iklimlerde olduğu gibi) . Yükseklere çıkıldıkça nem oranı azalır. Bu sebeple yüksek bir yerde hava çabuk ısınır, çabuk soğur. Kışın bulutlu gecelerde hava ılıktır. Sebebi yerin ısı kaybının azalmasıdır. Kışın havanın açık olduğu günlerde hava ayaz yapar. Yansıma ile ısı kaybı fazla olduğu için.
4.KARA VE DENİZLERİN DAĞILIŞI ile FARKLI ISINMA ÖZELLİĞİ
Kuzey Yarım Küre'de karalar daha fazladır. Bunun sonucunda;
Yıllık sıcaklık ortalaması G.Y.K den 2-4 °C daha fazladır.
İzoterm eğrileri çok fazla girinti –çıkıntı yapar.  
Yıllık sıcaklık farkı fazladır.
Karalar denizlere göre erken ısınır , erken soğur. Denizler ise geç ısınır, geç soğur. Bunun sonucunda;
Kışın denizden karaya doğru esen rüzgarlar havayı ılımanlaştırırken, yazın havayı serinletir.
Kara-deniz meltemleri ile muson rüzgarları oluşur.
K.Y.K 'de en sıcak dönem karalarda Temmuz iken, denizlerde Ağustos, en soğuk dönem karalarda Ocak iken, denizlerde Şubat olması kara ve denizlerin farklı ısınma özelliğinden kaynaklanır.

5.OKYANUS AKINTILARI

Genellikle Kutuplara yakın yeden gelen akıntılar soğuk iken , Ekvator çevresinden gelenler sıcaktır.  
Okyanus akıntılarının farklılığından dolayı
Batı Avrupa ve K.Amerika'nın batı kıyıları aynı enlemde yer alan Asya'nın ve K.Amerika'nın doğu kıyılarından daha sıcaktır. Not: Aynı enlemde ve okyanus kıyısında sıcaklık farkı oluşmuş ise bunun en önemli sebebi okyanus akıntılarının farklılığıdır.
Okyanus akıntılarının karşılaşım alanlarında balıkçık çok gelişmiştir. Sebebi; balıklar için önemli besin kaynağı olan planktonların çok fazla olmasıdır.Ör: Japonya ve Norveç.

6.RÜZGARLARIN ESME YÖNÜ  

 
Kutup bölgesine yakın alanlardan gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken , Ekvatora yakın alanlardan gelenler sıcaklığı artırır.
Denizden esen rüzgarlar kışın ılıtıcı, yazın serinletici etki yaparlar

7.Bitki Örtüsü ve Zeminin Özelliği

 
Bitki örtüsü, güneş ışınlarının bir kısmını emerek gündüz yerin fazla ısınmasını önler. Gece ise, yerden ışıyan sıcaklığın bir bölümünü tutarak fazla soğumayı engeller. Bunun sonucunda, bitki örtüsünün gür olduğu alanlar ile seyrek olduğu alanlar arasında, sıcaklığın dağılışı açısından önemli farklar ortaya çıkar.
Ayrıca koyu renkli zeminler daha kısa sürede ısınır.
İZOTERM HARİTALARI
 
GERÇEK İZOTERM HARİTALARI
Yükseltinin etkisi dikkate alınarak çizilen sıcaklık haritalarıdır.  
 
İNDİRGENMİŞ İZOTERM HARİTALARI
Her yer deniz seviyesinde kabul edilir. Yükseltinin etkisi ortadan kaldırılmıştır. Yani, bütün yükseltilerin sıcaklığı her 200 m de 1 °C artırılarak deniz seviyesine indirgenir.
Sıcaklığın farklı dağılışında yer şekillerinin (Yükselti, eğim, bakı ve dağların uzanış doğrultusu) etkisi ortadan kaldırılarak çizilir.
NOT
Bir yerin gerçek sıcaklığı ile indirgenmiş sıcaklığı arasında fark fazla ise o yerin yükseltisi fazladır. Fark az ise yükselti de azdır
Sıcaklık İle ilgili Problemler
 
Örnek 1: Bir yerin gerçek sıcaklığı (-5 °C) , indirgenmiş sıcaklığı ise 17°C ise bu yerin denizden yüksekliği kaç metredir?
Cevap:  17- (-5)= 17+5=22 °C      
200 m'de 1°C değiştiğinden, 22x200=4400 metredir.
 
 
Örnek 2 : 2900 m'de ölçülen sıcaklık (-8 °C) ise bu yerin indirgenmiş sıcaklığı kaç °C 'dir?   
 
Cevap: 2900/200=14,5 °C sıcaklık artacaktır. 
Buna göre (-8)+14,5=6,5 °C 'dir
 
Örnek 3 : 1800 m yükseklikteki bir merkezin indirgenmiş sıcaklığı 25 °C  ise bu yerin gerçek sıcaklığı kaç °C olurdu?
 
Cevap: 1800/200= 9°C sıcaklık azalacaktır.
 Buna göre, 25-9= 16 °C 'dir.
 
TERMİK EKVATOR ÇİZGİSİ
 
Meridyenlerin en sıcak noktalarının birleştirilmesiyle elde edilen çizgidir. Yer ekvatoruna göre sapmalar gösterir. Sebepleri: Okyanus akıntılarının farklılığı ve karasallıktır.
 

termikekvator.jpg (24831 bytes)

Ergül ALAMAN-  alaman20@gmail.com    0505 7910603 

RÜZGARLAR

 
Yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan yatay hava hareketidir.
Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır.
 
RÜZGARIN HIZINDA ETKİLİ FAKTÖRLER

1.BASINÇ FARKI

Basınç farkı arttıkça rüzgarın hızı ve şiddeti de artar.  
 
2.BASINÇ MERKEZLERİ ARASINDAKİ YATAY UZAKLIK
 
Basınç farkı eşit ise, yatay mesafede yol uzadıkça sürtünme artar,hız azalır. Bundan dolayı izobarların sık geçtiği yerde rüzgarın hızı fazla iken , seyrek  geçtiği yerde hız azdır.  

3.YER ŞEKİLLERİ

Yer şekilleri rüzgara yön verirken , aynı zamanda hızını da etkilerler. Ör. Engebeli bir alanda rüzgar engelin gerisinde daha yavaş eser. Dar bir vadiden geçerken, sıkışır,sürtünme alanı daralır,hızı artar.

 4.DÜNYANIN EKSENİ ÇEVRESİNDEKİ HAREKETİ

Dünyanın dönüş hızının arttığı alanlarda rüzgarlar daha fazla sapmaya uğrar.Yolu uzar ,hızı azalır.

RÜZGARLARIN ESME YÖNÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

 
1.Basınç merkezlerinin konumu: Rüzgarlar her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğru eserler.
2.Dünyanın ekseni çevresindeki hareketi: Bu hareketten dolayı rüzgarlar  K.Y.K.’ de sağa, G.Y.K. ‘ de sola doğru saparak eserler

3.YER ŞEKİLLERİ

Sıradağlar, boğazlar, derin ve uzun vadiler rüzgarların gerçek yönlerini değiştirirler.
Rüzgarlar yatay yönde yer şekillerinin uzanış doğrultusuna  uygun eserler. Rüzgarlar boğaz ve vadide belirli bir doğrultuda daha fazla eserken, engebesiz alanlarda ise; bütün yönlerden az-çok eşit eser.

Bir yerde rüzgarın esme sıklığını gösteren diyagrama rüzgar frekans gülü denir.  Rüzgar frekans gülüne bakarak ; yer şekillerinin uzanış doğrultusu ve hakim rüzgar yönü hakkında bilgi elde edilebilir.
Herhangi bir yerde rüzgarın yıl içinde en fazla estiği yöne hakim rüzgar yönü denir.
RÜZGAR ÇEŞİTLERİ
 
SÜREKLİ RÜZGARLAR
 
BATI RÜZGARLARI
30° enlemlerindeki Dinamik Y.B. alanlarından 60°  enlemlerindeki Dinamik A.B. alanlarına doğru esen rüzgarlardır.
Batı yönlü olduklarından Ilıman Kuşak karalarının batısına sürekli bol yağış bırakırlar.

 

KUTUP RÜZGARLARI

 

60 enlemlerinde Batı Rüzgarları ile karşılaşarak cephe oluşumuna neden olurlar.

Sürekli rüzgarlar yıl boyunca aynı yönde eserler ve okyanus akıntılarına neden olurlar.

Kutuplardaki Termik Y.B alanlarından  60°  enlemlerindeki Dinamik A.B merkezlerine doğru esen rüzgarlardır.

   
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol